Acı Reçete
Bora Tüfekli Yazdı; "Acı Reçete"
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aynı zamanda damadı olan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasının ardından ekonomiye ilişkin ilk kez bu kadar keskin koştu; “Gerekirse acı reçeteyi uygulamaktan kaçınmayız”…
Acı reçete ile kastedilenin ne olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek yok… Zam, vergi, yüksek faiz, kemer sıkma…
Aslında milletimiz acı reçetelere alışkın; 1972, 1980, 1994, 2001… O acı reçetenin ağızda bıraktığı kekremsi tadı birçok kuşak biliyor.
Millet olarak büyük zorlukların üstesinden, hep birlikte, el ele vererek, fedakarlıklar yaparak gelme kültürüne ve geleneğine sahip olduğumuz gerçeğini biliyoruz. Tarihimize baktığımızda fedakarlıklar yumağını görebiliriz. En somut örneği de Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’ün Tekalifi Milliye emirleridir.
Amacımız tarih dersi vermek değil, ki haddim de değil ama hatırlayalım;
1)Her ilçede bir tane Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak.
2)Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.
3)Her aile bir askeri giydirecek.
4)Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
5)Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
6)Her türlü makineli aracın %40’ına el konacak.
7)Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20'sine el konacak.
8)Sahipsiz bütün mallara el konacak.
9)Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak.
10)Halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km'lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak.
Aslında Tekalifi Milliye emirlerini AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Nisan ayında “Türkiye Cumhuriyeti devleti kurum ve imkanlarıyla 83 milyon vatandaşının istisnasız tamamının yanındadır. Milletimizin devlete olan birliği ile dayanışma için şükranlarımı sunuyorum. Türk milleti Gazi Mustafa Kemal imzasıyla yayınlayan 'Tekalifi Milliye' emirleriyle varını yoğunu ortaya koymuş millettir” ifadeleriyle hatırlatmıştı.
Yani millet olarak devletiyle paylaşma, devletini ayakta tutmak için fedakarlık etme geleneğimiz oldukça köklü.
Gelelim, Erdoğan’ın Acı Reçetesine…
Bu millet zaten uzun yıllardır (Burada kasıt sadece AK Parti iktidarı dönemi değildir) Acı Reçete ile baş başa…
Ancak, şunu unutmamak lazım ki; vatandaş kemer sıkarken bürokrasi, siyaset ve bil cümle ‘tepedekiler’ bırakın kemer sıkmayı, har vurup harman savurursa, kusura bakmayın ama bu millet artık o acı reçeteyi yutmaz.
Eğer, bürokraside makam arabaları cirit atarsa, devletin tepesinde danışmanlar, yardımcılar, hanlar hamamlar saltanı devam ederse bu millet o acı reçeteyi yutmaz.
Eğer, vatandaşın cebinden isteyip ‘yandaşların cebine’ kaynak aktarılırsa bu millet o acı reçeteyi yutmaz.
Eğer, ‘devletin malı deniz…’ mantığı devam ederse, kusura bakmayın ama bu millet o acı reçeteyi yutmaz.
Rahmetli Bülent Ecevit, güvenoyu alıp hükümeti kurduğu hafta devletteki israfı önlemek için Tasarruf Genelgesi yayınlamış ve bunun ilk işaretini de makam aracı olarak Mercedes kullanmayı reddedip Renault marka araç tercih etmişti.
Uzun lafın kısası, eğer acı reçeteyi hep birlikte içeceksek siyasetçisiyle, bürokratıyla, bakanıyla boynumuz kıldan ince…
Ama ‘ele verir öğüdü, kendi keser söğüdü’ hesabı orucu biz tutacak bayramı beyefendiler yapacaksa işte o zaman olmaz…
Eğer, üretim ekonomisini hayata geçirmek için ödememiz gereken bedeller varsa hep birlikte ödeyelim… Hatta gerekirse ‘keyif çaylarımızdan’ bile feragat edelim.
Ama yok, ekonomi aynı hamam aynı tas devam edecekse bu milletinde söyleyecek bir çift sözü olur ve o sözü artık evinde oturarak söylemez…
https://www.ajans32.com/aci-recete-935yy.htm