Açlık Kapımızda
Tarım ve Gıdayı Doğru Anlamazsak; Açlık Kapımızda
BLT Türk ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan “Bora Tüfekli ile Bu Sabah” programına konuk olan Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı, dünyanın plansız üretim ve plansız tüketim sebebiyle açlıkla yüz yüze gelebileceğini söyledi. Prof. Dr. Çakmakçı, “Gıda üretimini kooperatifleştirerek ciddi bir yatırım haline getirirsek dünyada açlığı önleyebiliriz” dedi.
BLT Türk ekranlarında hafta içi her gün 08:00 – 10:00 saatleri arasında canlı yayınlanan “Bora Tüfekli ile Bu Sabah” programına konuk olan SDÜ eksi rektörlerinden Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı, gıda, açlık, tarım ve kooperatifleşme konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Açlık, israf ve gıda güvenliği gibi konuların ele alındığı programda Prof. Dr. Çakmakçı, “Dünya nüfusunun hızla arıtmasıyla beslenme gereksinimleri de sürekli artışta, diğer taraftan da teknoloji gelişiyor ve gelişen teknolojiyle tarım verimi artıyor fakat buna paralel olarak aç insan sayısı da artıyor. Durum böyleyken bir taraftan da Dünya’da lüks ve aşırı gıda tüketimiyle obezite artmakta ve 7 milyar dünya nüfusunun yüzde 11’i yani 820 milyon insan açlıkla mücadele etmektedir” dedi.
TARIMI VE GIDAYI DOĞRU ANLAMAZSANIZ DÜNYA AÇMAZA DÜŞÜYOR
Prof. Dr. Çakmakçı; “Avrupa’daki tarım kooperatifler halinde yapılıyor, küçük üreticiler yan yana gelip güç birliği oluşturup dünya piyasasını belirleyebiliyorlar. Mesela İspanya’da zeytinle ilgili üretim kooperatifi 150 bin üyeye sahip ve dünya zeytin yağı piyasasını İspanya şekillendiriyor. Tarım bir kültürdür. Bu kültürden insanı uzaklaştırırsanız, üretimi sağlayamazsınız. Bu yüzden tarımda destekleri akıllıca yapmak zorundayız. Arazisi olana şu kadar para verelim dediğiniz zaman o arazi boş kalıyor. Onun için gıda üretimini organize toplum haline getirip yani kooperatifleştirerek ciddi bir yatırım haline getirirsek dünyada açlığı önleyebiliriz” şeklinde konuştu.
İSRAFI ORTADAN KALDIRIRSAK AÇLIK SORUNU KALMAYACAK
Gıda israfına değinen Prof. Dr. Çakmakçı, “Üretimin belirli bir noktaya geldiği, tüketimin maksimum hale geldiği ortamlarda israf ortaya çıkıyor. Eğer biz ürettiğimizin tümünü tüketebilecek noktaya geliyorsak o zaman başarılıyız. Oysa ürettiğimizin yüzde 10 ile yüzde 20 sini çöpe atıyoruz. Dünya’da 3 milyar ton gıda 800 milyon insan açlık çekerken çöpe gidiyor. Bu organizasyonu neden yapamıyoruz? Siz silahlanmaya, insan öldürmeye yılda 2 trilyon dolar para harcarken; 200 milyar dolar para harcayarak dünyadaki açlığın önüne geçebilirsiniz. Hadi şimdi ilk insanlardan daha mı uygarız? Daha mı vahşiyiz? Tartışalım” dedi.
GIDA GÜVENLİĞİ NEDİR?
Prof. Dr. Çakmakçı, gıda güvenliği konusunda da “Gıda güvenliği üretimden tüketicinin sofrasına ulaşana dek gıdalardaki olası fiziksel, kimyasal, biyolojik ve her türlü zararların öngörülmesidir. Üretilen gıdanın insan tüketime uygun hale getirilmesidir.
Gıda güvenliğinde, gıdada fiziksel, kimyasal ve biyolojik değişim olmaması gerekir. Gıdanın saklanması, çeşitli işlemler yapılması farklı bir boyut olarak karşımıza çıkıyor. Biz gıdaları mikroorganizmalardan haşerelerden korumak ve daha uzun bir süre muhafaza etmek istiyoruz. Bu muhafaza sırasındaki değerlerin düşmemesi de ayrıca önem taşıyor” diye konuştu.
Türkiye’de gıda üretiminde sağlıklı bir teknolojinin kullanıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Çakmakçı, “Aklınıza gelebilecek bütün gıdalarda Türkiye’de birkaç alan dışında sağlıklı bir teknoloji kullanılıyor. Süt ve et endüstrisinin bir kısmı haricinde makarna, konserve vb. ürünlerinin tamının da sağlıklı teknoloji kullanılıyor. Dolayısıyla bu konularda sorunumuz yok. Türkiye’nin gıda ihracatı 3-4 milyarlar dolarları aşıyor ve bu güzel bir rakam“ dedi.
Gıda konusunda ciddi bir bilgi kirliliği yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Çakmakçı, “Toplumda bilgi kirliliği çok fazla. İnternet çağına girdik ve bilgiye ulaşmak çok kolay ama bunun yanında da bir takım insanlar yüksek gelirler elde edebilmek için farkı şeyler söylüyorlar. Biz halk olarak, bireyler olarak biraz şüpheci olmak zorundayız. Örneğin X firmasının ürünleri hakkında dedikodular ortaya çıkıyor. Tesadüftür, değildir onu bilemiyorum; fakat araştıran bir gözle baktığım zaman, o firma ürünlerinin bir anda satılmadığını ve firmanın bir anda iflasa doğru süratle gittiğini görüyoruz. Ondan sonra ne oluyor biliyor musunuz? Yabancı eller o firmayı satın alıyor. Düzenimizi birilerinin uğruna değiştirmiş oluyoruz. Kendi halkımızı kendi üretimcimizi kendi sanayicimizi korumak zorundayız. Onun için bilim adamları çıkıp öyle değil şöyledir diyebilmeleri gerekiyor. Biz bu konuda ciddi bilgi kirliliği ile karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
HER KATKI MADDESİ ZARARLIDIR DİYEMEYİZ
BLT Türk ekranlarında yayınlanan Bora Tüfekli ile Bu Sabah programında gıda ürünlerinde kullanılan katkı maddeleri ile ilgili de değerlendirmeler yapan Prof. Dr. Çakmakçı, “Gıda katkı maddelerinin gıdanın doğru kullanılması veya renginin doğru kontrol edilmesini sağlar. Gıdayı rafa koyduğunuz zaman belirli bir süre sonra gıda da renk değişimi olur. O renk değişimi, içeriği bakımında besin değeri bakımında düşmese bile rengi solan bir ürünü almazsınız. Örneğin; unlu mamuller konusunda pastanın kabarmasını istersiniz. Eğer için kabartma tozu yani karbonatı koymazsanız ürünün kabarması mümkün değildir, ortaya taş gibi bir ürün çıkar. Kim alır? Katkı maddeleri insan sağlığını tehdit etmemesi için yüzlerce binler araştırmalar yapılır. En az 10 yıllık hayvan denemeleri vs. yapıldıktan sonra insan tüketimine uygun olduğu konusunda araştırmalar sonucu çıkarılır. Gıda katkı maddelerinin hepsi zararlıdır ya da hepsi faydalıdır deme şansımız yok. Onun için gıda katkı maddelerinin amacına uygun kullanılması önemlidir” bilgilerini paylaştı.
PROGRAMIN VİDEOSU