ADD'den Sandık Çağrısı
Ya Cumhuriyet Ya Saltanat
ADD Gül Isparta Şube Başkanı Batuhan Güldiken, 7 Haziran seçimlerinde Ispartalılara sandığa gitme çağrısında bulundu. Güldiken, “Yarınlarımız 7 Haziran’da vereceğimiz karar bağlı” dedi.
SEÇİM MANİFESTOSU
Atatürkçü Düşünce Derneği Gül Isparta Şube Başkanı Batuhan Güldiken, ‘seçim manifestosu’ gibi açıklamasında “Ülkemizin kaderinin nereye sürükleneceğinin belirleneceği bir seçim sürecine girmiş bulunuyoruz. Yeni anayasa aldatmacasıyla Başkanlık sistemi ve bölünme anayasasının önümüze getirileceği, yoksulluğun, yolsuzluğun, hukuksuzluğun artarak devam edeceği bir dönem mi istiyoruz, bunlara karşı nefes alacak, yeni umutlarla dolu bir dönem mi istiyoruz? Buna karar vereceğiz” dedi.
ORTAK AKIL TUTULMASI
Güldiken, “Ne yazık ki ortak akıl tutulması yaşayan siyasi parti, kendine sivil toplum kuruluşu adını kolayca takan kimi gruplar ve bazı vatandaşlarımız, günümüzde yaşananları sadece güçlü ile güçsüzün savaşı gibi görmekte, yaşananlar taht kavgasına dönüşmekte, babadan oğula geçirilen yönetim günümüzde hüküm sürmektedir. Fakir fukara, garip gurabanın yanındayız diyenler, ülkemizde 20 Milyon vatandaşımız açlık sınırının altında yaşarken, kimi vatandaşlarımız çöpten ekmek toplarken, iktidarı yönetenler milletin sırtından geçinmekte, 1,5 Milyar liralık saraylarda oturmakta, bütün köşk ve sarayları kendine tahsis etmekte, özel bıldırcın kümeslerinden yumurta yemekte, klozet ile itibar aramakta, bin liralık bardaklardan su içmekte, milyon liralık halılara, mermerlere basmakta, milyon liralık kapılardan geçmekte, milyon liralık masa ve sandalyelerde oturmaktadır. Emrine amade uçaklar, makam arabaları varken yerlerine yenilerini almakta, ulufe dağıtır gibi zırhlı makam araçları dağıtılmaktadır” ifadelerini kullandı.
17-25 ARALIK YOLSUZLUK OLAYLARI
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olaylarına da değinen Güldiken, “17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olaylarının üzeri örtülmekte, bu olaylara bulaşanlar hükümet yetkilileri tarafından korunmakta, yolsuzluk ve rüşvet paraları hükümet eliyle faiziyle birlikte geriye ödenmekte, gerçek suçlular AK’lanmaktadır. Evlerde; ne istedilerse verdik dedikleri ve paralel yürüdükleri cemaatin koyduğu! Para kasaları ve para sayma makinaları yakalananlar, ayakkabı kutuları ve banyo liflerinde dolarlar saklayanlar, çikolata kutularında rüşvet veren ve alanlar, milyonlarca doları sıfırlayamayan şehzadenin ne yapacağını şaşırdığı, talanın, vurgunun, hukuktan kaçısın imzasının atıldığı, asrın yolsuzluğu Deniz Feneri davasının sanıklarının ellerini kollarını sallayarak gezdiği, Ergenekon ve Balyoz tertipleriyle, düzmece delillerle Türk Silahlı Kuvvetlerimizin itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı, yazar-çizer, gazeteci ve aydınlarımızın suçlarını bilmeden yıllarca hapis yattığı, bu düzmece davalar yüzünden intihar eden, hastalıktan hayatını kaybeden kişilerin kanlarına girildiği bir dönemden geçiyoruz” dedi.
TARIM KAN KAYBEDİYOR
Ülkenin tarımda da kan kaybettiğini savunan Güldiken, “Dünyanın kendi kendine yetebilen ülkelerinden biriyken, saman ve canlı hayvan ithal eder duruma gelindiği, son 13 yılda iki Trakya büyüklüğünde tarım alanının terk edildiği, Yunanistan ve ABD’den Pamuk, Rusya’dan Buğday, Fransa’dan Arpa, Mısır’dan Pirinç, İtalya’dan Bakla, Ukrayna’dan Mısır, Çin’den Sarımsak, Meksika’dan Nohut, Kanada’dan Mercimek ithal edildiği, sadece 2013 yılında ithal ettiğimiz Buğday’a 1,3 Milyar Dolar harcandığı, 2002-2013 döneminde gübre fiyatlarının %240-320, yem ve mazot fiyatlarının %300 arttığı dönemden geçiyoruz” yorumunu yaptı.
SAVURGANLIK DÖNEMİ
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin yüzde 97 oranında artırıldığını hatırlatan Güldiken, “Kamu’da 97 Bin makam aracının olduğu, 19 Bin aracın da özel sektörden kiralandığı, makam aracı saltanatının 116 Bine ulaştığı, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin %97 artırıldığı, 2003-2013 arası 7 Milyar Lira örtülü ödenek kullanıldığı hesapsızlık ve savurganlık döneminden geçiyoruz” dedi.
ŞİRK DÖNEMİ AYYUKA ÇIKTI
Güldiken, “Bu Bakara iyi makara”, “Peygamber gurura kapıldı biz kapılmadık”, “Başbakanımız bizim için adeta ikinci peygamber gibidir”, “Allah’ın bütün sıfatlarını taşıyan lidere sahibiz” diyenlere sessiz kalındığı, bu sıfatların kabul edildiği, şirk döneminin ayyuka çıkarıldığı, Kur’an-ı Kerim’in miting meydanlarına kadar indirildiği, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lüks makam arabasıyla anılır hale getirildiği, hırsızlığın ne acıdır ki İslam’ın şartıymış gibi algılatıldığı, İmam-Hatip okullarının öğrencilerinin Dindar-Kindar olarak yetiştirilmeye çalışıldığı, AKP mitinglerine taşınacak öğrenci kitlesinin bir arada olduğu okullar haline getirilmeye çalışıldığı, dinimizin hurafelere ve kulaktan dolma bilgilere indirildiği, kula kulluğun hortlatıldığı dönemlerden geçiyoruz” şeklinde konuştu.
PKK VE ELEBAŞI BARIŞ ELÇİSİ(!)
PKK ve elebaşının barış elçisi olarak görüldüğü bir süreçten geçildiğini ileri süren ADD Gül Isparta Şube Başkanı Güldiken, “Özgürlüklerin bir metrelik örtüye indirgendiği, hak ve özgürlüklerini arayan gençlere çapulcu terörist diye hakaret edildiği, devletin polisine gençlerin anayasal hakkı olan gösteri hakkını durdurmak için sınırsız yetkiler verildiği, şuursuzca biber gazı, tazyikli su kullanıldığı, binlerce gencin gaz kapsülü, plastik mermi ve coplarla dövüldüğü, gözleri çıkarıldığı, canları alındığı, o can alan polislere ikramiye verildiği, destan yazdınız denildiği, eylem yapan gençlerin terörist ilan edilip, yıllarca bu ülkenin kanını emen PKK’nın ve elebaşısının barış elçisi ve çözüm süreci tarafı edildiği, müzakere masaları kurulduğu ve pazarlıklar yapıldığı, gerçekleri yazan basın mensuplarının işlerinden atıldığı, Alo Fatih hatları kurulduğu çok özgür! Çok barışçıl! Bir dönemden geçiyoruz” dedi.
Güldiken açıklamalarını şöyle sürdürdü;
KAMU KURUMLARI HARAÇ MEZAT SATILDI
Türkiye Cumhuriyeti değerlerinin bir bir harap edildiği, Cumhuriyet kazınmlarımız olan Türk Telekom, Sümerbank, Seka, Tekel gibi yüzlerce kurumumuzun, şeker fabrikalarımızın, limanlarımızın haraç mezat satıldığı, yandaş ve yalakalara peşkeş çekildiği, Millete aleni ve ahlaksızca küfür eden sonradan işadamlarına milyarlık ihalelerin verildiği, Ne Mutlu Türk’üm diyene demenin ırkçılık kabul edildiği, her türlü milliyetçiliğin ayaklar altına alındığının söylenebildiği, hiçbir platformda TÜRK MİLLETİ denemediği, Türk kelimesinin ağza alınmadığı, Ulus kavramının parçalandığı, vatandaşlarımızın ben-sen, biz-siz, açık-kapalı, dindar-dinsiz, Türk-Kürt, Alevi-Sünni gibi kelimelerle ayrıştırlıdığı, karpuz gibi bölündüğü, sokakta birbirimize düşman gözüyle baktırıldığımız acınası bir dönemden geçiyoruz.
BAYRAKLARIMIZ DİREKLERDEN İNDİRİLDİ
Dün Çanakkale Savaşımızı, Kurutuluş Savaşlarımızı vererek koruduğumuz kurtardığımız bağımsızlığımızın, topraklarımızın, onurumuzun, namusumuzun her geçen gün satıldığı, yerlerde süründürüldüğü, Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanıyım diyenlere alkış tutulduğu, birliğimizin, bağımsızlığımızın düşmanlarına eşbaşkanlık yapanların önder kabul edildiği, bağımsızlığımızın nişanesi Şanlı Al Bayrağımızın direklerden indirildiği, yerlere atılıp yakıldığı, AKP’nin mitinglerinde dağıtılanların çöplere atıldığı, kurucumuz kurtarıcımız Yüce Atatürk’ün büst ve heykellerinin tahrip edildiği, nankörce, ahlaksızca O’na hakaretler edildiği bir dönemden geçiyoruz.
SOMALİLİLER SEÇMEN OLDU
Filistin’e, Arakan’a, Suriye’ye, Somali’ye gözyaşı döken iki yüzlülerin SOMA’lı vatandaşlarımıza ağlamadığı, 301 emekçimizi toprağa veren acılı vatandaşlarımıza tekmelerin yumrukların atıldığı, Milletin Adamı! Tarafından terbiyesizlikle suçlandığı, İsrail dölü diye kendi vatandaşına hakaret edildiği, Mısır’daki Esma’ya ağlayanların, Müslümanlar katledilirken neden sesiniz çıkmadı diyerek ülkesinin muhalefet partilerine laf edenlerin, Irak’ta öldürülen, tecavüz edilen binlerce Müslüman kadına ses çıkarmayıp işgalci ABD’ye geçit verdiği, MİT aracılığıyla tırlar dolusu silahların Suriye’deki iç savaşı kızıştırmak için gönderildiği, topraklarımızda komşu ülkelerimizdeki savaşı körüklemek adına muhaliflerin eğitildiği, Suriye’li iki milyonu aşkın mülteciye 5 Milyar Dolar harcadık diye övünenlerin, açlıktan ve soğuktan ölen Muharrem gibi bebeklerimizi görmezden geldiği, kendi vatandaşına gelince kaynak yok diye höykürdüğü, beslenen Suriye’li ve Somali’li mültecilerin seçmen olarak kaydedildiği bir dönemden geçiyoruz.
İŞ GÜVENLİĞİ... KÜRTAJ... KADININ KAHKAHA ATMASI
Son 12-13 yılda 13 Bine yakın işçimizin iş güvenliği eksikliği, tedbirsizlik, denetimsizlik, az masraf çok kazanç sebebiyle öldüğü, işçi ölümlerinin meslek gereği, fıtrat gereği olduğunun savunulduğu, sadece 2014 yılında 281 kadınımızın öldürüldüğü ve son 10 yılda kadına taciz ve tecavüzün 14 KAT arttığı, kadınımızın kahklaha atmasına, kaç çocuk yapacağına, kürtaj olup olmayacağına hükümet yetkilileri tarafından karışıldığı bir dönemden geçiyoruz.
ADALET VE HAKKANİYET AYAKLAR ALTINDA
Namusu ve Şerefi üzerine tarafsızlık ve bağlılık yemini edenlerin miting miting dolaşıp iktidar partisine oy istediği, bu oyu isterken Kur’an’ı kullandığı, muhalefet partilerine hakaret edildiği, hukukun, Yüksek Seçim Kurulu’nun sessiz kaldığı, HAK’kın hukukun görmezden gelindiği, ADALET ve HAKKANİYET’in ayaklar altına alındığı, tüm devlet imkanlarının iktidar partisinin hizmetine sunulduğu bir dönemden geçiyoruz.
İYİ DÜŞÜN DOĞRU KARAR VER
Böyle durumda ülkemizin kaderini elinde tutan yaklaşık 54 Milyon vatandaşımız var. İlk defa oy kullanacak 1 Milyonu aşkın seçmenimiz var. Yurtdışında ise yaklaşık 3 Milyon seçmenimiz var. İyi düşünüp doğru karar vermek gerekiyor.
ATATÜRK'ÜN GÖSTERDİĞİ HEDEF
Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin, Yüce Türk Milletinin, Misak-ı Milli Sınırlarımızın, bağımsızlığımızın nişanesi Al Bayrağımızın, kurucumuz ve kurtarıcımız Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe yürümekten başka kurtuluş çaremiz yoktur!
KAN AĞLAMAYA DEVAM MI EDECEĞİZ
Ya tekrar tüm gelişmekte olan devletlere örnek olmuş, kula kulluktan Ulus yaratılmış, yanmış, yakılmış, Vahdettin tarafından düşmanların vicdanına terkedilmiş, ancak inançla, güçle, kararlılıkla, kanlarının son damlasına kadar savaşmış bir ULUS’un parçası olmaya devam edeceğiz, ya da bizi bölüp parçalamaya çalışan iç ve dış düşmanların pençesinde kan ağlamaya devam edeceğiz.
KİN VE NEFRET
Ya onurumuzla, başımız dik, birbirimize kardeşçe yaklaştığımız, yerlere düşürülen, atılan Türk Bayrağımız’ı yerden kaldırıp gölgesinde; Edirne’den Kars’a, İzmir’den Van’a, Antalya’dan Samsun’a, Mardin’den Trabzon’a hep birlikte yaşayıp, ekmeğimizi eşitçe bölüşeceğiz, ya birbirimize her geçen gün artan kin ve nefretle bakmaya, birbirimizi ötekileştirmeye, zalim ve zengini, lüks ve saltanatı alkışlamaya devam edeceğiz.
YA PARLAMENTER REJİM YA CUMHURİYET
Ya Parlamenter rejim ve Cumhuriyet sayesinde makamlarında oturanların ayak bağı gibi, pranga gibi gördükleri Yüce Meclisimize, Cumhuriyet rejimine sıkı sıkıya sahip çıkacağız, ya da tek kişinin ağzından çıkan her türlü fermana boyun eğip susacağız, ister as ister kes diyeceğiz.
OY NAMUSTUR
Bir oy ile ne değişecek? Benim oyum neyi değiştirir? Başka partiye oy verirsem İstikrar bozulur mu? Oy vermeyeceğim, hiçbir parti beni temsil etmiyor! Gibi düşünceleri kafanızdan biran önce atmanızı diliyorum. Çünkü ülkemizin bunlarla kaybedecek vakti yok. Yarınlarımız 7 Haziran’da vereceğimiz karar bağlı. 6 Haziran gecesi kafanızı yastığa koyduğunuzda son kez düşünün, oy namustur! Oyunuza, geleceğinize, ülkenize sahip çıkın!