"Akademik Köşe" de Depremin Psikolojik Etkileri Anlatıldı
Süleyman Demirel Üniversitesince düzenlenen “Akademik Köşe” programının yeni konuğu, Kariyer Planlama ve Mezunlarla İletişim Merkezi Öğretim Görevlisi Ali Yasin Kafes oldu.
Süleyman Demirel Üniversitesince düzenlenen “Akademik Köşe” programının yeni konuğu, Kariyer Planlama ve Mezunlarla İletişim Merkezi Öğretim Görevlisi Ali Yasin Kafes oldu.
Radyo-TV Stüdyolarında Radyo Programcısı Murat Kasap moderatörlüğünde gerçekleşen programda, “Depremin Psikolojik Etkileri” konuşuldu. Öğr. Gör. Ali Yasin Kafes, depremzedelerin, “birebir depremi yaşayanlar”, “deprem alanında yardım faaliyetlerinde bulunanlar”, “bölgede yakınlarını kaybedenler” ve “bölgedeki insanlara sürekli yardımda bulunmak isteyenler” olarak kategorilere ayrıldığını söyledi.
Deprem bölgesinde yardım faaliyetlerinde bulunan kişilerin gerçek kahramanlar olduğunu dile getiren Öğr. Gör. Ali Yasin Kafes, “Bu insanlar bir kahramandır ve kahramanlar da bir insandır. Yemek yer, su içer, uyur, dinlenir. Bu insanlar yaşadıkları duygu yoğunlukları ile bu eylemlerini ihmal edebilir. Deprem bölgesinde yardım faaliyetinde bulunan bu insanların belirttiğimiz durumlara dikkat etmeleri gerekiyor. Yaşanılan deprem, çok büyük bir yıkımdı.
Bu depremde acının, kaybın yarıştırılması olamaz. Süreç uzun bir süreç. Yardımlar zamana yayılmalı. Kişiler yardımlarını planlarken uzun vadeli planlamalı. O bölgedeki insanlar bir süre sonra yalnızlaşma durumunu yaşayabilirler. O yalnızlaşma döneminde devletin haricinde vatandaşların da yanında bulunduklarını hissederlerse bu süreci daha kolay atlatırlar.” diye konuştu.
Depremden az veya fazla etkilenme durumunda kişinin bireysel baş etme becerilerinin devreye girdiğini belirten Kafes, “Kişi fazla etkilenmeme adına nasıl bir mekanizma kurduysa o şekilde devam etmeli.” dedi. Öğr. Gör. Kafes, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Geçmişte Sakarya depreminin ardından kişilerin depremin psikolojik etkilerini ortalama ne kadar sürede atabileceğini öngören bir çalışma yapılmış ve bunun sonucunda kişi üzerindeki etkilerin atılmasının 80 yılı bulacağı sonucuna varılmış.”