Başbakan Erdoğan AB'ye Böyle Rest Çekti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2012'de Rum tarafının AB Dönem Başkanlığı'nı üstlenmesi halinde AB ile ilişkileri donduracaklarını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs meselesinin çözümünde çaba gösteren tarafın Kıbrıs Türk halkı ve garantörü ülke Türkiye olduğunu söyledi. AB'ye Kıbrıs diye bir devleti tanımadıkları mesajı gönderen Erdoğan, "Kıbrıs sorunu çözülmeden Rum tarafının 2012'de AB Dönem Başkanlığı'nı üstlenmesi halinde Türk tarafının AB ile ilişkileri tamamın donacaktır" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, KKTC'de Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamalarında konuştu. Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının önemli bölümleri satırbaşları ile şöyle:
Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin her zaman gönlümüzde müstesna bir yeri vardır. Şerefli bir günü anmak için burada bulunuyoruz. Barış harekatı ile Anavatan Türkiye, Kıbrıs Türkü'nün yok edilmesine karşı çabayı akim bırakmıştır. Kahraman ordumuzun uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan haklarını, özellikle kullanmak suretiyle gerçekleştiridği Barış Harekatı, Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türklerinin eşitlik özgürlük ve var olma mücadelesini Anavatanın her zeminde destekleyeceğini tüm dünyaya göstermiştir.
KIBRIS'I KORUYACAĞIZ
Barış ve Özgürlük Bayramı olan bu günde ödenen bedelleri unutmadan, adanın eşit ortağı olarak Kıbrıs Türk halkının hukukunu korumaya devam edeceğimizi bir kez daha bütün dünyaya ilan ediyoruz.
Kıbrıs Türkleri hür yaşama iradesini ortaya koyarak, insan hakları, demokrasi gibi değerler üzerinde yükselerek dünyadaki yerini almıştır. Hükümeti, Meclis'i, tüm kurum ve kuruluşları ile bölgesinde barış ve istikrara önemli katkı sağlayacak bir konuma yükselmiştir. KKTC, siyasi ve ekonomik alanlarda bugüne dek katettiği mesafeyi misliyle aşabiliecek birikimi ve donanımıyla bizim için de bir iftihar kaynağıdır.
Biz her zaman Türkiye Cumhuriyet'nin temel ilkeleriyle güvenlik ve istikrarı hedefledik. Barış ve adalet için elimizi herkese uzattık. Bu hedefe eşitlik ve hukuk çerçevesinde ulaşacağımıza inandık. Garantör devlet olarak, Kıbrıs sorunun kalıcı çözümle sona ermesinin sadece adada değil, Doğu Akdeniz'de de güvenlik, işbirliği ve refaha katkıda bulunacağından hareketle şekillendirdik. Kıbrıs Türk tarafıyla tam bir fikir ve gönül birliği etrafından çözüm için çaba sarfettik. Artık tüm dünyada kamuoyunun gördüğü bir gerçek vardır. Kıbrıs meselesi tam yarım asırdır BM'nin gündemindedir. Sorunun çözümü için ortaya çıkan parametreler yerleşmiştir. Kıbrıs sorununda geçmişte de günümüzde de çözüm iradesi gösteren taraf Kıbrıs Türk halkı ve garantör Türkiye'dir. Nitekim Kıbrıs Türk halkı, tüm güçlükleri göze alarak, 2004 yılında yapılması istenen referandumda, uzlaşmaya, barışa yüzde 65'le evet demiştir. Güney Kıbrıs, uzlaşmaya ve barışa yüzde 75'le hayır demiştir. Uzlaşmaya ve barışa hayır diyen Güney Kıbrıs ödüllendirilmiş, ve yüzde 65'le uzlaşmaya, barışa evet diyen KKTC halkı cezalandırılmıştır. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Onun için biz bugün daha güçlüyüz. Kıbrıs Türkü'ne hiçbir meşru temeli olmadan maruz kaldığı kısıtlamaların ortadan kaldırılacağı sözü verilmiş, ancak bu sözler tutulmamıştır. Bütün bu haksızlıklara rağmen, Kıbrıs Türkü barış için çaba göstermeye devam etmiştir.
BIÇAK KEMİĞE DAYANDI
Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Biz üzerimize düşeni yaptık. Tarafları da adım atmaya davet ediyoruz. Hazırlık dönemiyle birlikte 3 yılı aşan görüşmelerde nihai aşamaya gelinmiş, 19 görüşme planlanmıştır. Bu görüşmelerden sonuç alma temennisi ve beklentisi içindeyiz. Şu anda hiçbir tereddüt yoktur ki, BM parametleri çerçevesindeki çözüm, mevcut müzakere sürecinde liderlerin ortak açıklamalarındaki mutabakatlarına uygun biçimde olacaktır. Bu biçimde yeni ortaklık iki kesimli ,iki toplumlu ve ilgili Güvenlik Konseyi'nde belirlendiği gibi bir federasyon olacaka, bir federal hükümetinin yanısıra eşit statüye sahip Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum kurucu devleti olacaktır. Zorlamalar içine girmek, çözüm iradesini sabote etmekten başka bir amaç taşımayacaktır. Fırsat penceresinin sonsuza kadar açık kalamayacağı herkes tarafından bilinmelidir.
AB İLİŞKİLERİMİZİ DONDURACAĞIZ
Kıbrıs sorunu çözülmeden Rum tarafının 2012'de AB Dönem Başkanlığı'nı üstlenmesi halinde Türk tarafının AB ile ilişkileri tamamın donacaktır. Rum tarafı ile aynı masaya oturmamazı hiçkimse bizden beklemesin. Adaletin savunuculuğunu yapan AB, 2004'te vermiş olduğu sözün arkasında durmadığı için bu yanlışlarının bedelini de ödeyecektir. Şu anda Kıbrıs diye bir devleti biz tanımıyoruz. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi vardır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır. AB'den beklentimiz üzerine düşeni yapmasıdır. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'dan beklentimiz sadeec özel temsilcisini buraya göndermesi değil, sayın Kofi Annan'ın Mayıs 2004'teki raporunu açıklamasıdır. Bu raporda neler var bunu açıklamalıdır. Artık oyalanmak istemiyoruz. BM ekibinin yoğun çabalarını desteklemesi, müzakere sürecine gereken desteği vermelidir.
RUMLARA SESLENDİ: TÜRKLERDEN ZARAR GELMEZ
Bu vesiyle Rum halkına bir çağrıda bulunacağım. Mesnetsiz kaygılarını bırakmaları gerekir. Şu anda Güney Kıbrıs bir olay yaşıyor. Kuzey Kıbrıs onların sıkıntılarını gidermek için bir adım attı mı? Güney Kıbrıs'ta kilise açıklama yapıyor, o elektiriği kullanmak haramdır diyor. Mum yakın, gaz lambası yakın diyor. Bunlar daha önce de Kuzey Kıbrıs'ın peynirin almanın caiz olmadığını hükmediyorlardı. İşte bunlar çağların çok gerisinde yaşıyorlar. Böyle bir anlayışın olduğu yerde süreci işletmekde kolay değil. Sizin sorununuz içinizdedir. Türklerden insanlara hiçbir zaman zarar gelmez. Biz barışa çağrı yapıyoruz. Rum halkının makul olması gerektiğini, önyargılardan sıyrılmalarının gerektiğini söylüyorum. Aynı çağrıyı Yunanistan'a da yapıyorum. Türkiye olarak biz hazırız. Bu yol, aklın, barışın, çözüm yoludur diyorum.
9 yıllık iktidarımızda hep bunu savunduk. Kararlılıkla bunu sürdürdük. Çözümsüzlük çözümdür demedik. Tam aksine çözümsüzlüğü ortadan kaldırmanın gayreti içinde olduk. Hükümet olarak pek çok kez bunu ispatladık. Kıbrıs'da adil bir çözüm önyargılara feda edilmemelidir.
3 YILDA KIBRIS'A SU TAŞIYACAK
Anamur'dan kuzey Kıbrıs'a su. Oradaki baraj yapılıyor. Mart ayında temelini attık. Şimdi bu taraftaki baraj ve denizin altından gelecek hat. Ve yılda 15 milyar metreküp su gelecek KKTC'ye. 3 yıl içinde bu projeyi bitireceğiz. Bu su adanın tamamını yeşillendirmeye yeter. Enerji noktasında zaten Kuzey Kıbrıs'ın bir sıkıntısı yok. Enerji konusunda da aynı hatta paralel Türkiye'den buraya elektrik enerjisi verebilecek noktadayız.
Eğitimde Kuzey Kıbrıs, şu anda üniversitede 43 bin öğrenci kapasitesinin 60 bin seviyesine çıkması gerekir. Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile bu sorunu görüştük. Turizmde Kuzey Kıbrıs önemli bir destinasyon. Bunu teşvik edecek adımlar atıyoruz. Tarım ve hayvancılık alanları ile sanayi kuruluşlarının da yapacakları yatırımlarla KKTC, bugün düne göre çok daha güçlü konuma gelecektir.