Ispartalı Alim SDÜ’de Anıldı
Ispartalı Alim SDÜ’de Anıldı
Ispartalı Âlim Kınalızade Ali Efendi, vefatının 450’nci yıl dönümünde Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesince düzenlenen panel ile anıldı.
Fakülte Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nejdet Durak moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde; SDÜ öğretim üyeleri Prof. Dr. Ayşe Sıdıka Oktay ile Doç. Dr. Melek Dikmen, Kınalızade Ali Efendi’yi anlattı.
Kınalızade ailesi hakkında bilgi veren Doç. Dr. Melek Dikmen, yaşadıkları dönemde devlet ve kültür hayatına önemli hizmetleri bulunan ailenin, Fatih Sultan Mehmet’in hocalığını yapmış olan Kınalı Abdülkâdir Efendi ile başladığını söyledi. Dikmen, Kınalızâdeler içinde pek çok müderris, kadı, devlet adamının yetiştiğini aynı zamanda edebiyat ve şiire olan eğilimlerinin de dikkat çektiğini kaydetti.
16’ncı asrın en meşhur âlimlerinden olan Kınalızade Ali Çelebi’nin 1510–11 tarihinde Isparta’da doğduğunu belirten Dikmen, “Kaynaklarda kendisinden hep övgü ile bahsedilmektedir. Kınalızâde Ali Çelebi, ailesinin konumu gereği iyi bir eğitim görmüş, devrinin ileri gelen hocalarından ders almıştır. Çocukluk ve ilk gençlik yılları Isparta’da ilim tahsili ile geçmiştir. Ailenin ilme olan merakı ve Ali Çelebi’deki ilim sevgisi, genç yaşlarda eğitim için İstanbul’a gönderilmesine vesile olmuştur.” dedi.
Kınalızade Ali Efendi’nin hayatı, eğitimi, görevleri ve ölümü hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ayşe Sıdıka Oktay da “kaynaklardan Kınalızade’nin halim-selim, sakin, kendi halinde, çalışkan, gayretli, tasavvufa meyilli, haksızlığa gelemeyen, fakir fukarayı koruyup kollayan bir şahsiyet olduğunu öğreniyoruz.” diye konuştu.
Kınalızadenin ilmi ve edebi şahsiyetinin çok yönlü olduğunu belirten Oktay, onun kişiliğinden söz eden bütün eserlerin konuyu ilme olan sevgisine, ilmi ve edebi kabiliyetlerine getirdiğini ifade etti. Onun gerek öğretim hayatı gerekse bulunduğu görevlerde dikkat çeken başarılar gösterdiğini, herkesin saygı ve hürmetini kazandığını örneklerle açıklayan Oktay şunları kaydetti: “Osmanlı’daki bütün eğitimleri almış. Matematik, tarih ve coğrafya gibi medreselerde okutulmayan ilimleri öğrendiğini de biliyoruz. Bir gün Şam’dan gelen birisi ile sohbet ediyor. Sohbet ettiği kişi: “Oralara gidip gördünüz mü? Ne kadar canlı anlatıyorsunuz?” diye soruyor. O da “Gitmediysek de kitaplardan okuduk.” cevabını veriyor. Şam’da onun sohbetine, Arapçasının akıcılığına hayran olmuşlar ve edebi ve ilmi kişiliğine söyleyecek söz bulamamışlardır. O hem hafıza gücüyle hem yeteneğiyle kendini ilk zamanlardan belli etmiştir.”
Prof. Dr. Oktay konuşmasını Kınalizade Ali Efendi’nin eserlerinden bahsederek sonlandırdı.