Jeoloji Mühendislerinden Deprem Açıklaması

Isparta’da ardı ardına meydana gelen küçük ölçekli depremlerle ilgili bir değerlendirme yapan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilciliği, meydana gelen depremlerin çok büyük tehlike arz etmediğini kaydetti. Jeoloji mühendisleri zemin etütleri konusunda da hayati uyarılarda bulundu.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilciliği’nden yapılan açıklama şu şekilde; “Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre 05.05.2019 tarihinde pazar günü saat 15.43.15 de yerin 5.1 km derinliğinde 2.6 büyüklüğünde merkez üssü Bozanönü (Isparta), aynı gün saat 15:46:27 de yerin 8.5 km derinliğinde 1,5 büyüklüğünde merkez üssü Aliköy (Isparta) ve 07.05.2019 tarihinde Salı günü saat 05:03:04 de yerin 4.8 km derinliğinde 2.6 büyüklüğünde merkez üssü Aliköy (Isparta)’ de hafif şiddetli depremler meydana gelmiştir. Meydana gelen depremler hafif şiddetli olduğundan çok büyük tehlike arz etmemektedir.

İlimiz Bozanönü ve Aliköy’de meydana gelen bu küçük ölçekli depremleri üreten aktif fay kuzeybatı gidişli Bozanönü fayıdır. Ayrıca, kuzeybatı gidişli ve güneye eğimli diğer bir aktif fay da Kayıköy fayıdır. Isparta Ovasını batıdan sınırlayan ve Deregümü’nün doğusundan Ayazmanaya doğru devam eden Kayıköy fayı da zaman zaman küçük ölçekli depremler meydana getirmektedir. Her iki fay da kuzeybatıya devam ederek kuzeydoğu gidişli Burdur fay zonu tarafından sınırlandırılır. Isparta tarihinde 1967 yılında merkez üssü (Deregümü) 4,5 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir.

1914 yılında (Isparta merkeze 23 km uzaklıkta) merkez üssü Halıcılar (Burdur) olan 6,9 büyüklüğündeki depremde ise, Isparta’da büyük hasarlar meydana gelmiştir. Deprem esnasında bazı zeminler Jeolojik yapısından dolayı depremin şiddetini artıran özelliklere sahiptirler. Bu nedenle İlimizde yapılan ve yapılması planlanan yapıların depreme dayanıklı ve sağlam olması için zemin ve temel etütlerinde “zemin” çalışmalarında doğru analizler yapılarak yapı-temel tasarımlarına uygulanması, böylece zemin-yapı etkileşiminde, ileride meydana gelebilecek büyük ölçekli depremlerde can ve mal kaybının en aza indirgeneceğini belirtmek isteriz.”