İşte Büyüka'nın Milliyet'ten Bilal Meşe'ye sarfettiği o sözler;
“Fenerbahçe’nin bu konuda 3 Temmuz’dan itibaren büyük bir dayanışması var. Bu dayanışmayı rakipleri de takdir etti. Burada Fenerbahçe’nin gerçekten çok sağlam bir duruşu var. Yani haklı olduğu yerler, haksız olduğu yerler olabilir. Ama tek yürek derler ya, beton gibi birbirlerine sarıldılar, yapıştılar. Böyle bir direniş sergiliyorlar, bunu takdir etmek lazım. Yürüyüşe baktığımızda kimi 300, kimi 400 bin diyor. Ama şu kesin; Bağdat Caddesi, Şaşkınbakkal’dan Kızıltoprak’a kadar yolda bir karış boşluk yoktu.”
Siyasal simge gibi!
“Ben şunu hissetmeye başladım. Aziz Yıldırım bir futbol, spor kulübü başkanlığında bir siyasal bir simgeye doğru ilerliyor. Bu kendi niyeti ya da isteği olmayabilir. Ama kendi camiası Yıldırım’ı belki de 3 Temmuz sürecinin devamında böyle bir misyon yüklüyor gibi gözüküyor.”
Milletvekilliği mi?
“Milletvekilliğine gider anlamında söylemiyorum ama toplum liderliğine dönüşürse sanki bir politik simge noktasına geliyor gibi. Kendi iradesi olmasa bile... Belki kendi de istiyor olabilir. O yönde bir ilerleme var ki siyasi yazarlardan da okuyoruz. Bilal nereye varmak istediğini biliyorum. Aziz Yıldırım gelecekte 2015 seçimlerinde Kadıköy’den bağımsız ya da herhangi bir partiden aday olsa açık ara kazanır. Bir dava uğruna 300-400 bin kişi toplanıyorsa öyle bir insanın aday olduğunda milletvekili seçilememesi mümkün değil”
"B planı da vardır, C planı da vardır"
“Bunları konuşmak için çok erken. Aziz Yıldırım’ın ne olacağı belli değil. Belki hükmün infazı istenecek, kendisi tekrar cezaevine girecek. Anayasa Mahkemesi’ne başvurdular. Belki oradan bir karar çıkacak. Bu konuştuklarımız varsayımlar üzerine... Bana göre B planı da vardır, C planı da vardır. Yakından tanırım kendisini ama bu süreçte ne yaptığını bilmiyorum.”
Küs müsünüz?
“Küs değiliz tabii ki... Ben hayatta kimseyle küsmem. Kavga ederim, tartışırım ama küs kalmam. Artık kavga da etmem. Gençliğimizde çok kavga ettik, ama her şeyden bir ders çıkarmışımdır.”