Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü kıyılarında suların çekildiği alanlar son yıllarda büyük ve küçükbaş hayvanların yayılmaya başladığı birer mera haline dönüştü.
Küresel ısınma ve kış mevsimlerindeki yetersiz yağışlar, Türkiye’nin tahıl ambarı olarak da nitelendirilen Konya Ovası başta olmak üzere, Beyşehir Gölü’nün çevresindeki Konya ve Isparta’nın ilçelerindeki ekili alanların en önemli tarımsal sulama kaynağı durumundaki Beyşehir Gölü’nün su seviyesini de önemli ölçüde düşürdü.
Gölde suyun azalmasına bağlı olarak kıyılarda yer yer çekilmeler görülürken, balçık, bataklık alanlar oluştu, insan boyunu geçen ve 4-5 metre yüksekliğe ulaşan sazlıklar meydana geldi. Bu yıl da geride kalan kış mevsimi ile bahar dönemindeki yetersiz yağışlar dolayısıyla göl suları Mayıs ayına gelinmesine rağmen istenilen ve beklenilen seviyeye ulaşamadı. Suların onlarca metre çekildiği kıyı kesimlerde bahar mevsiminde yeşeren otlarla birlikte inek, sığır, koyun ve keçi sürüleri otlatılmaya başladı. Suların çekildiği kıyıdaki göl havzasını kuşlar da terk ederken, besin arayışındaki az sayıda leylek göze çarpıyor.
"KOYUN VE KEÇİ SÜRÜLERİ OTLUYOR BURALARDA ARTIK"
Beyşehir Birliği, Göl, Çevre ve Doğa Koruma Derneği Başkanı Bekir Sami Tan, Beyşehir Gölü’nde bu yıl yaşanan tabloyu yürek yakıcı olarak nitelendirdi. Beyşehir kent merkezinde özellikle Soğla mevkisindeki suların her geçen yıl geriye çekildiğini vurgulayan Tan, suların çekildiği yerlerin buralarda yetişen otlar nedeniyle günümüzde artık besiciler tarafından büyük ve küçükbaş otlatılan meralar haline dönüştüğünü söyledi. Göl havzasında yaşanan trajediyi havadan çekilen görüntülerde daha net bir şekilde gözler önüne serdiğini belirten Tan, “Bulunduğumuz yerde karşımızda şu an sığırlar otluyor ama eskiden göl suları vardı. Buraya kumluklar diyoruz. Sahil vardı, plaj ve kumsal vardı, çocukluğumuzda gelip ceketi çıkarır burada göle atlar yüzer, yatardık kuma. Hem oltayla, hem elimizle balık tutardık buralardaki sularda. Şu anda karşımızda otluk, kamışlar var, sığırlar yayılıyor. Koyun ve keçi sürüleri otluyor buralarda artık. Onların yayılım yeri oldu. Çok üzülüyoruz. Şimdi göl suları 500 metreye kadar uzaklaştı buradan. 4 metre boyunda ileride devasa sazlıklar var. Suların çekildiği kesimde yine bu büyük ve küçükbaş hayvanların sulandığı artık küçük göletler oluştu” dedi.
"BEYŞEHİR GÖLÜ’NÜ ÇOK İYİ BİR AKIBET BEKLEMİYOR"
Son yılların en kurak döneminin yaşandığı bölgede böyle giderse Beyşehir Gölü’nü çok iyi bir akıbetin beklemediğini savunan Tan, “Nisan yağmurları da yağmadı. Yağsaydı, göle biraz daha faydası olabilirdi. Bundan sonra artık yağsa da çok fazla bir faydası olacağını sanmıyorum. Bu yılki yağışlarla, göl su alma kotunun üzerine sadece 20 santim su çıktı. 5 santimini tarımsal sulama için şu ana kadar aldılar. Bir 15 santim suyu daha almaya hakları var. Ama, biz bu su alımının durdurulmasını istiyoruz. Çünkü, bu sene yeterli yağışlar olmadı ve gölde fazla bir su doluluğu oluşmadı.
Gölün tabanı yıllardır süregelen toprak erozyonu nedeniyle balçıkla, alüvyonla doldu. Gölde bakıldığında su var gibi görünüyor ama suların çekildiği kıyılar yaşanan durumu daha iyi anlatıyor, aslında gölde derinlik kalmadı. Su seviyesi azaldıkça, yaz döneminde buharlaşma kayıpları da daha fazla oluyor, sazlıklar artıyor, bu da sineklerin daha fazla üremesine uygun ortam sağlıyor. Diyeceğimiz o ki, gölden su alımı devam ederse, yağışlar olmazsa Allah korusun Beyşehir Gölü elden gidecek” diye konuştu.