Her yıl bu zamanlar ücret">asgari ücretin ne kadar artacağı endişesi hem işçi hem de işveren tarafında görülür. Geçtiğimiz cuma günü de taraflar Çalışma Bakanı başkanlığında bir araya geldiler ve pazarlık süreci başladı.
Milliyet'in haberine göre, çalışanlar açısından ücretlerin alt sınırının belirlenmesi son derece önemli. Bu sınır, asgari ücretle çalışmayan kişilerin zam oranlarını ve hatta ev kiralarının artış oranını bile belirleyebiliyor.
Sosyal güvenlikte çok önemli olan askerlik, doğum borçlanması gibi uygulamalarda da asgari ücret seviyesinin yükselmesine bağlı olarak SGK’ya ödenecek borçlanma tutarları artış gösteriyor. Ayrıca isteğe bağlı sigortaya prim ödeyenlerin primleri de artış gösteriyor.
Yüzde 10’luk artış!
Asgari ücret konusunda her yıl olduğu gibi bütçede öngörülen rakamlara bakarak üç aşağı beş yukarı tahminler yapılıyor. Geçen yıl bütçede öngörülen artış, her altı ay için yüzde 3’lük artışlar şeklindeydi. Ancak Çalışma Bakanı Faruk Çelik artışların ilk altı ay için yüzde 4.1 ikinci altı ay için yüzde 4.4 olmasına önemli katkıda bulundu. Böylece yıllık artış yüzde 8.61’i buldu.
Bu sene artışların geçen seneye yakın olacağını ve hatta “üç seçim endeksiyle” geçen seneye göre bir parça daha yüksek belirlenebileceğini tahmin edebiliriz. Bu yıl bütçede öngörülen rakamlar, ilk altı ay için yüzde 3, ikinci altı ay için de yüzde 3 olarak belirlendi. Ne var ki bu yıl ilk olarak Mart ayındaki yerel seçimler, ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi ve gelecek yılı kapsayacak genel seçimler trafiğinde asgari ücret artışının bütçede öngörülenin hatta geçen sene belirlenen artışın üzerine çıkması pek muhtemel. Ortalama olarak her altı ay için yüzde 4.5 ve 5 arasında bir artış oranı çıkabilir.
Türk-İş: 1.600 TL olsun
Peki, bu artışlar yeterli olur mu? Aslında çok net olarak olmayacağı belli. Cuma günü yapılan ilk toplantıda Türk-İş tarafı asgari ücretin en az 1.600 TL olmasını istedi. Bu rakama ulaşılması çok zor. Eğer asgari ücret kriterleri tam olarak uygulansa çıkacak rakam bu olur. Ne var ki şu andaki kamu maliyesi tablosuna göre bu rakam imkân dâhilinde değil.
Asgari ücret, asgari ücret tespit komisyonunun çalışmaları sonrasında belirleniyor. Belirlenen asgari ücret tüm işkollarını kapsıyor. Yani sanayide ayrı, hizmet sektöründe ayrı tarımda ayrı bir asgari ücret söz konusu değil.
‘Kalori’ ihtiyacına dikkat
Asgari ücret belirlenirken günlük kalori ihtiyacı, sosyal ve fizyolojik ihtiyaçlar üzerinden hareket edilmesi gerekiyor, bu ihtiyaçları gidermek için tüketilmesi gereken ürünler belirleniyor ve bu ürünlerin fiyatları üzerinden bir günlük ücret tespiti yapılıyor. Örneğin sinema bileti ve spor karşılaşması bileti de düşünülerek bir hesap yapılıyor. Bunun dışında kira bedelleri, ulaşım ve sağlık harcamaları da asgari ücret hesabında dikkate alınıyor. En azından mevzuat böyle.
Ancak biliyoruz ki, bu hüküm sadece yazılı kurallar olarak kalıyor, herhangi bir şey ifade etmiyor. Zaten ediyor olsaydı asgari ücret bugün olduğu seviyenin en az iki katı kadar olurdu. Asgari ücretlinin değil sinema bileti işten evine dönerken dolmuş parasını düşündüğü bir ortamda hukuk kurallarının koyduğu hesaplama hiçbir şey ifade etmiyor.
217 TL vergisi var, neti 803 TL
* Asgari ücret hesaplanırken çalışanın ailesi ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler göz önünde bulundurulmuyor. Oysaki gelişmiş ülkelerde hane halkı ihtiyaçları üzerinden hesaplamalar yapılıyor.
* 2013 yılının ikinci altı ayı için belirlenen brüt asgari ücret 1.021 TL.
* Ancak çalışanın eline geçen net asgari ücret 803 TL. Yani 217 TL vergi ve sigorta primlerine gitmiş durumda.
* Asgari ücretin yüzde 21’i vergi ve sigorta primlerine gidiyor ve çalışanın eline geçen para anlamını yitiriyor.
* Dolayısıyla işçi sendikalarının asgari ücretin yükseltilmesi ile birlikte asgari ücretin vergi dışı bırakılması veya vergi oranlarının düşürülmesi için de mücadele etmesi gerekiyor.
İki kişiden biri ‘asgari ücretli’
Asgari ücret hem vergi dışı olmadığı, hem de sadece çalışan kişi düşünülerek belirlendiği için ne yazık ki düşük. Türkiye’de çalışanların kaçının asgari ücret ile çalıştığı konusunda net veri yok.
Bürokratların açıklamaları bu oranın yüzde 47’ler civarında olduğu yönünde. Yaklaşık olarak çalışan her iki kişiden birisi asgari ücretli görünüyor. İngiltere’de çalışanların sadece yüzde 2’si asgari ücretli. Fransa’da yüzde 15, Portekiz’de yüzde 5.
Düşükler yanıltmasın
Tabloya bakıldığında Türkiye’de asgari ücret seviyesi Doğu Avrupa ülkelerinin bir bölümünden daha yüksek görünüyor. Ancak ilk planda bu görüntü bize yanlış bir bilgi verebilir.
Çünkü bu ülkelerde asgari ücret bize göre düşük seviyede kalmakla beraber, elektrik, doğal gaz, su gibi temel ihtiyaçlar geçmişteki sosyalist yapının etkisiyle halen daha bedava, vatandaş bu hizmetlere ücret ödemiyor. İşte konuya bu yönüyle de bakmak gerekiyor.
AB içerisinde asgari ücret uygulaması Avusturya, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Norveç ve söz konusu değil.
Bu ülkelerde ücretler sendikalar eliyle sektörel-fabrika düzeyinde belirleniyor. Ayrıca bu ülkelerin bazılarında sektörel veya mesleki olarak uygulanan minimum ücretler söz konusu.