Sanırım bir kısır döngünün içine girdik yine. Birileri birilerinin ekmeğine yağ sürerken, birilerinin ekmeği elinden alınıyor. Hemde öylesine masumane gösterilerek..
İşin siyasi boyutunda değilim kesinlikle zira çokça değişen iktidarları gördüm. Her değişimde kadroların değişimine, zulümlere yada kadro kıyımlarına-sürgünlere şahit olmuşluğum var. Bu sebeple de oluşumlara bazen soğukkanlı bakabildiğimi düşünüyorum. Belki de alışılmışlık belki de bıkkınlık. Adını ne koyarsanız koyun, basiret meselesi derim ben.
Böyle başladım çünkü; hep görmüşlüğüm şunu yansıttı bana, İKTİDAR OLAN, HER İCRAATINI DOĞRU DİYE AKTARIR. Onların konuştuğu-verdiği mesaj doğru, diğerleri yanıltıcı yada muhalefetliğin gereğidir. Bu konuda tartışmaya gerek yok, geriye bakın-yeter.
Dedim ya; mutedil bakıyorum bu tür gelişmelere ama bir şey var, o çok zoruma gidiyor! Bilmem sizlerde yaşıyor musunuz? Şu son günlerin modası Anayasa Değişikliği Halk Oylaması meselesinde EVET diyeceklerle HAYIR diyeceğini beyan edenlerin birbirine sözel saldırıları.. Sanki bir daha hiç yüzyüze gelmeyeceklermişçesine hakarete varan saldırgan ifadeleri anlamadığım gibi, anlamlı da bulmuyorum. Niye kutuplaşıyoruz ki?
İfadeler samimi ise; maksat vatansa, maksat Türk Milletinin bütünlüğüyse gerisi teferruat, hele ki ülkemizin etrafı şer odaklarınca kuşatılmışken! Bu ülkenin insanları tabii ki farklı düşünecek, farklı da yaşayabilecekler. Demokrasi kavramı bunun için hayatımızda. Tek düzelik diye bir kavramı hayatımızdan çıkaralı neredeyse yüzyıl oldu. Gerçi reklam arası diye bir sürü laf dizenler oldu ama dün hata yapanlar bugün doğrudan af dilemeseler de yanıldıklarını gördüler. Açılmalar, saçılmalar, vermeler, almalar, yayılmalar, engellemeler, dağıtmalar… Hepsini gördük. Bunu sadece bir iktidar dönemi davranışı diye yorumlamak gerçeği inkâr olur. Belki boyutu farklıdır ama benzerlerini biz hep yaşayageldik!
Vatan,millet,sakarya.. Karşılıksız sevgi, can verme.. Feda etme, vazgeçme.. İyisiyle-kötüsüyle yaşadık-yaşatıldık. Pişman mısın? Belki evet belki hayır..Şartlara göre değerlendirmek lâzım.
Dünya tarihine baktığımızda birşeyi hep görüyoruz. TÜRKLER GELİYOR algısı düşmanları huzursuz etmiş. Yani bizden rahatsızlık duyanlar çoğunlukta olmuş her devirde. Bence bugünün döngüsü de bu mihval üzerine. Ülkemin üzerindeki kara bulutların gerekçesini sadece bulunduğumuz coğrafyaya bağlamıyorum ben, bir ve birlik olduğumuzda neler yapabileceğimizi bilen Doğu ve Batı kültürüne bakıyorum. Onlar bile bizden iyi biliyor bizi. Birarada olduğumuzda nice haçlı saldırılarına göğüs gerdiğimizi, perişan ettiğimizi.
Gelin; pişman olacağımız şeyler yerine, dost görünenlerin bize yaptıklarına pişman edelim. Fırsat vermeyelim. Demokrasimizden vazgeçmeyelim. Bir belediye başkanlığı seçimi yapmıyoruz, ülkemiz için düşüncemizi dile getiriyoruz. Kimseyi ötelemeden-ötekileştirmeden yapamaz mıyız? Bal gibi de yaparız. Havarilere gerek yok, BİZ YAPARIZ. Hemde en iyisini. Ben insanım; faniyim ama yaşadıklarımı-yaşatılanları unutmadım. Sende unutma. Hatta unutturma! Etrafında olup-bitenlere tabii ki de duyarsız kalma, tepkini göster, tedbirini al. Herkes değer yargılarımızın yok edildiğinden dem vuruyor. Kendiliğinden mi yok oluyor, biz katkıda bulunmuyor muyuz? O zaman şikayet niye? Huzur sizinleyse mutlulukta sizinledir.