Ekmeğini Gülden Çıkaranlar

Bugün sizi Keçiborlu’nun Yeşilyurt Köyü’ne götüreceğiz. Isparta’ya 45 kilometre uzaklıkta, 120 haneli ve hemen hepsi Bulgar göçmeni olan şirin bir köye… Gülün gül ile tartıldığı, emeğin, çabanın kıymetinin bilindiği günleri özleyenlere misafir edeceğiz si

“Gülden terazi tutarlar, Gülü gül ile tartarlar Gül alır gül satarlar, Çarşı pazarı güldür gül”

Ispartalıların yüreğinde mayıs bir başkadır… Ispartalılar için Mayıs demek gönül güzelliği demektir.

Ispartalılar için Mayıs demek bereket demektir… Sabahın seherinde yollara düşmek demektir Mayıs…

Emek demektir, değer demektir… Güller açar Isparta’da mayıs ayında emek emek… Ve emek emek güller derilir, hasat edilir… Isparta’da başkadır Mayıs’ın ahengi…

Bugün sizi Keçiborlu’nun Yeşilyurt Köyü’ne götüreceğiz. Isparta’ya 45 kilometre uzaklıkta, 120 haneli ve hemen hepsi Bulgar göçmeni olan şirin bir köye…

Mehmet Özcan kardeşimin davetlisi olarak Yeşilyurt Köyü’nde gülün masalsı yolculuğuna bir kez daha tanık olmak için yollara düştük… Özcan ailesiyle bir gün geçirdik…



EKMEĞİNİ GÜLDEN ÇIKARANLAR…
Saliha Özcan 49 hayatına onca emek sığdırmış… Mehmet ve Samet Özcan’ın annesi… Önce Allah’a güvenmiş, sonra hayat arkadaşı İsmail Özcan’a…

E tabi sonra da evlatlarına…

Yıllardır bahçesinde topladığı gülü, başka başka fabrikalara verip ekmeğini çıkarmış gülden… İki yıl önce geleneksel usulle gül yağı çıkarmaya başlamış Özcan ailesi…

İlk yıl geleneksel usulle çıkan yağ aileyi memnun etmiş. Kadının birleştiriciliği, kadının emeği, kadının azmi Saliha Özcan’da hayat bulmuş adeta. Saliha Özcan, daha sistemli, daha düzenli bir iş haline getirmeyi kafaya koymuş gül işini…

KADIN GİRİŞİMCİNİN BAŞARISI
Kadın girişimciliğinin başarıya ulaşmaması mümkün mü? Saliha Özcan, KOSGEP’in kapısında almış soluğu… Fikirler, projeler kafasında dolanıp duruyor, durur mu Saliha Özcan… İşte Özcan Gülyağı ve Tıbbi Aromatik Bitkiler işletmesinin hikayesi böylece başlamış. Yarı profesyonel butik bir işletme doğmuş, Özcan ailesinin hayat bulduğu topraklarda…



KOSGEP DESTEĞİ UFKUNU AÇMIŞ
Hesaplar, kitaplar derken yaklaşık 500 bin liralık bir yatırım için kolları sıvamış Özcan ailesi. KOSGEP’ten yüzde 90 makine teçhizat hibesini almış. Dedik ya; kadının emeği, kadının azmi, kadının girişimi ne zaman başarısızlıkla sonuçlanmış ki… Özcan Gülyağı ve Tıbbi Aromatik Bitkiler işletmesinin hikayesi özetle böyle başlamış. Özcan ailesiyle sabahın en güzel saatlerinde Yeşilyurt’taki gül bahçesinde buluşuyoruz…



SOHBETLER EDİLİYOR, TÜRKÜLER SÖYLENİYOR
Ali Osman Özcan ve eşi Sevil Özcan karşılıyor bizi bahçede… Bahçedeki gül adeta yüzlerine yansımış. Ali Osman Özcan ve Sevil Özcan’a 15 yaşındaki Elif Özcan eşlik ediyor. Şapkalar giyilmiş, eldivenler takılmış, eşarplar başta… Gül dallarının arasına eller uzanıyor, gül çiçekleri nazik nazik koparılıyor.

Avuç avuç gül çiçekleri çuvallara dolduruluyor. Bir taraftan güller toplanıyor, bir taraftan sohbetler ediliyor, türküler söyleniyor… Komşu bahçelerden türkü sesleri yankılıyor; “Bugün ben pirimi gördüm, pirin eteği güldür gül. Eğildim yüzümü sürdüm, pirin eşiği güldür gül”

400 TON GÜL ÇİÇEĞİ HASAT EDİLİYOR
Yeşilyurt köyünde sezonda yaklaşık 400 ton gül çiçeği hasadı yapıldığını da bahçedeki sohbette öğreniyoruz. Saatler de yavaş yavaş ilerliyor. Gül emekçileri ilk hedefimiz Gülhane ileri! Gülhaneye geldiğimizde bizi Mehmet’in babası İsmail Özcan karşılıyor. Bir köyün tamamı mı güler yüzlü olur? Öyle… İsmail Özcan, çuvalları alıyor, tartıyor… İsmail Özcan’ın muazzam yardımcıları var… Tuana ve Sümeyye… Biri 8, diğeri de 3 yaşında… Ama ikisi de büyümüş de küçülmüş sanki… Her işin ucundan tutuyor, her işe koşuyor hatta her konu hakkında fikir yürütüyorlar…



GÜL KOKULU KAHVALTI…
Bizi görünce Tuana “Fotoromancılar geldi… Foto romancılar geldi…” diye bağırmaya başlıyor. Tuana bizim peşimizde, Sümeyye Tuana’nın peşinde… Gülhanede biraz sonra kazanlar yanmaya başlayacak… Ama laf aramızda acıktık… Hadi biz neyse de emekçileri aç bırakmak olmaz…

Bedriye teyze; gülhanenin arka tarafında geleneksel usullerle yapılmış fırına ekşi mayalı ekmekleri atmış bile… O nefis ekmek kokusu açlığımızı biraz daha pekiştiriyor… Çaylar demlenmiş, sofra kurulmuş… Sofrada ki her şey köyden, Özcan ailesinin kendi mahsulü… Fırından çıkmış sıcacık ekşi mayalı ekmekler geliyor. Yöreye özel Dızmana adı verilen böreği anlatmaya da kelimeler yetmez…

TOPLAYAN DA DERTLİ İŞLEYENDE
Kahvaltı sohbeti yine gül üstüne… Yeşilyurt’un yayla özelliği var, rakımı yüksek, hava hafif serin ama sohbet sıcak, birbirine bakan gözler sıcak… Köyde sulama olmadığını, gül bahçelerin doğal olarak yağmur ve kar sularından beslendiğini ve bu sebeple de gülün kalitesinin oldukça yüksek, yağ durumunun da oldukça kaliteli olduğunu kahvaltı sofrasında öğreniyoruz… Gül üreticisinin yüzü gülüyor ama dertsiz de değil hani…



Gülde taban fiyat olmaması, maliyetlerin yüksekliği… Toplayan işçi ayrı dertli, yağ çıkaran işletmeci ayrı… Çaylar yudumlanıp kahvaltı yapılırken deniyor ki; “Gül birkaç sene önce 9 liraydı, o zaman gübre 30 -40 lira… Gül geçen sene 6 küsura düştü, gübre 80-100 lira oldu. Üretici böyle nasıl kazanacak, yüzü nasıl gülecek?” soru ortada cevapsız kalıyor… Ama umutlar hep devam ediyor…



EMEK DAMLA DAMLA BİRİKİYOR
Bu kadar sohbet muhabbet yeter, İsmail Özcan kalkıyor sofradan ve geçiyor gül kazanının başına… Armut ağaçları özenle kazana yerleştiriliyor, sonra kozalaklarla tutuşturuluyor. Gül çuvalları sırtlanıp kazana dökülüyor.

Sonra kazan kaynamaya başlıyor. İmbiklerden gecen buhar soğuyup damla damla birikiyor… Her damla da kimlerin emeği yok ki; Ali Osman’ın, Sevil’in, Elif’in, Samet’in, Saliha’nın, Bedriye’nin ve elbette Tuana ve Sümeyye’nin…

İşte o damla damla dökülen yağlı gülsuyu, tekrar tekrar damıtılıp gül yağı oluyor.



Yeşilyurt’ta yaklaşık 3 ton gülden 1 kilogram gülyağı çıkarılıyor. Bu rakam bölge değiştikçe değişiyor, kimi yerlerde 7-8 ton gülden 1 kilogram yağ çıktığı da oluyor.

İşte gülün masalsı yolculuğu hasat döneminde her sabah ama her sabah Yeşilyurt köyünde böyle devam ediyor.

Bir dahaki buluşma için sözleşip ayrılırken Yeşilyurt’tan Tuana diyor ki; “Biliyor musun ben karar verdim, fotoromancı olacağım. O zaman yine görüşürüz sizinle…”

Eğer bir gün bir şişenin üzerinde Özcan Gülyağı – Tıbbi Aromatik Bitkiler etiketini görürseniz, içindeki emeği bilin diye anlattım size gülün bu masalsı yolculuğunu… (BORA TÜFEKLİ)

VİDEO İÇİN TIKLAYIN 





İlk yorum yazan siz olun
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Isparta Haberleri