Fenerbahçe , UEFA Disiplin Müfettişi Raporu hakkındaki ilk değerlendirme ve itirazlarını UEFA Disiplin Kurulu'na sunduğunu bildirdi.
Sarı-lacivertli kulübün internet sitesinden yapılan açıklama şöyle;
"Fenerbahçe Spor Kulübü Hukuk Kurulu Başkanlığı, Kulübümüze ulaşan UEFA Disiplin Müfettişi Raporu hakkındaki ilk değerlendirme ve itirazlarını UEFA Disiplin Kurulu'na sunmaktadır:
UEFA Disiplin müfettişi Sayın Miguel Lietard Fernandez-Palacios tarafından tanzim ve imza edilmiş 31.05.2013 tarihli disiplin raporu tarafımıza ulaşmıştır.
Tarafımıza ulaşan rapor üzerine ilk anda yaptığımız değerlendirmeler ve bu değerlendirmelere dayalı itirazlarımız ve taleplerimiz aşağıdadır.
1- Raporda Kulübümüzün ve ilgili yöneticilerimizin her aşamada (TFF Hukuk Organları, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay Başkanlığı) yapmış olduğu savunmalara tek satır dahi olsa yer verilmemiştir. Rapor sadece 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin (halen kesinleşmemiş) kararına dayanılarak hazırlanmıştır. Raporun hazırlanmasında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 59'ncu maddesi gereğince futbol disiplin hukuku bakımından kesin ve nihai karar vermeye münhasıran yetkili kılınmış olan TFF hukuk organlarının konuya ilişkin kararlarının göz ardı edildiği hatta yok sayıldığı anlaşılmaktadır.
Hatırlatmak isteriz ki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 59'ncu maddesi uyarınca TFF hukuk organlarının rapora konu olay hakkında vermiş oldukları kesin ve nihai kararlar (mahkemeler dahil olmak üzere) hiçbir makam ve mercii tarafından değiştirilemez nitelikteki kararlardır. Bu itibarla konuya ilişkin olarak TFF Hukuk Organlarının vermiş oldukları kesin ve nihai kararlar iç hukukumuz bakımından tartışılmaz nitelikte yargı kararlarıdır. Oysaki raporun dayanağı olan 16. Ağır Ceza Mahkemesi kararı iç hukukumuz bakımından kesin ve nihai nitelikte bir karar değildir.
2- UEFA disiplin müfettişi tarafından TFF Hukuk Organları tarafından verilmiş kararlara itibar edilmeyerek, 16. Ağır Ceza Mahkemesi kararına itibar edilmesi UEFA tarafından her fırsatta dile getirilen futbol hukukunun bağımsızlığı prensibine de aykırıdır. Bu şekli ile rapor UEFA tarafından yıllar boyu sürdürülen mücadele neticesinde tartışmasız bir hale gelen futbolun yönetiminin ve yargısının özerkliğine vurulmuş bir darbe ve UEFA'nın ilke ve prensiplerinin inkarı mahiyetindedir. UEFA uzun yıllardır ulusal yargı organlarının futbolun yönetimine ve yargısına müdahalesine karşı ısrarlı bir direnç içindeyken sayın raportörün TFF Hukuk Organlarının konuya ilişkin kesin ve nihai kararlarını yok sayması asla kabul edilemez bir durumdur.
3- Kaldı ki 16. Ağır Ceza Mahkemesi özel yetkili mahkeme olarak kurulmuş olup, futbol hukukunda her hangi bir uzmanlığı da bulunmamaktadır. Özel yetkili mahkemelerin yargılama usulleri, delil toplama ve değerlendirme yöntemleri ile savunma hakkına yönelik kısıtlamaları Avrupa Birliği ilerleme raporunda tartışma konusu yapılmış ve nihayetinde aynı düşünceyi paylaşan Yasa Koyucu tarafından hazırlanan yasa tahtında özel yetkili mahkemelerin faaliyetine son verilmiştir.
Yine unutmamak gerekir ki olaya ilişkin olarak Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nde ne soruşturma ne de kovuşturma safhasında spor hukuku normlarına uygun bir şike yargılaması yapılmamıştır. Hatta yargılamadaki delil ikamesi dahi Özel Yetkili Mahkemeleri yetkili kılmak için spor hukuku normları dışındaki konulardan yapılmıştır.
Bu nedenledir ki rapora dayanak olan telefon konuşmalarının "yasak ağacın meyvesi de yasaktır" kuralı gereğince hukuka aykırı delil niteliğinde olduğuna ilişkin temyiz itirazlarımız mevcut olup, bu hususta da temyiz mahkemesi henüz kararını vermemiştir. Kaldı ki unutulmaması gereken bir diğer husus Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nin de dayandığı yegane delil hukuki geçerliliği tartışılan iş bu telefon konuşma tapeleridir. Bir kez daha tekrarlarız ki İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi kararı henüz kesinleşmemiştir. Karara karşı yapılan temyiz başvurusunun temeli ise mahkemece karara dayanak olarak alınan delillerin hukuka aykırı nitelikte deliler olduğu yönündedir. Delillerin hukuka aykırı nitelikte olup olmadığı hususunda temyiz mahkemesi ise henüz kararını vermemiştir.
Mahkeme kararının ve özellikle karara dayanak yapılan delillerin hukuka uygunluğu hususunda henüz temyiz mahkemesi tarafından da bir karar verilmediği olgusu göz önünde tutulduğunda hazırlanan rapor Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olup, rapora dayanak kararın bozulması ve delilerin hukuka aykırılığının tespiti halinde bu rapor ve rapora dayalı yapılan yargılama konusuz kalacaktır. Bu takdirde bu şekilde yapılan disiplin yargılamasının tazminat sorumluluğunu doğuracağı hususu tartışmasızıdır. Bu çerçevede kulüp olarak AİHM ne müracaat ve tazminat taleplerimizi saklı tutuyoruz.
Yukarıda açıklanan nedenler ile öncelikle TC Anayasası'nın 59'ncu maddesi ve UEFA'nın futbolun yönetimi ve yargısının özerkliğine ilişkin prensiplerine aykırı olarak hazırlanan rapora UEFA Disiplin Yargılaması'nda itibar edilmeyerek bu husustaki itirazlarımızın kabulü ile yeni bir rapor hazırlanmasını,
Eğer 16. Ağır Ceza Mahkemesi eliyle yapılan yargılamaya TC Anayasası'nın 59.ncı maddesi ve UEFA'nın futbolun yönetimi ve yargısının özerkliği ilkelerine rağmen itibar edilecek ise bu takdirde rapora dayanak teşkil eden 16. Ağır Ceza Mahkemesi kararının Yargıtay temyiz aşamasının geçirilerek, kesinleşmesinin BEKLENİLMESİNE karar verilerek, disiplin yargılaması sürecinin kararın kesinleşmesine kadar ERTELENMESİNE,
Taleplerimizin kabul edilmemesi halinde ise disiplin yargılamasının kapsamının göz önünde bulundurularak tarafımıza etkin savunma hakkının kullandırılmasını teminen makul ek sürenin verilmesine, yargılamada adil yargılama prensibinin sağlanabilmesi için duruşma yapılmasına, Karar verilmesini talep ederiz."