Dünya ve Avrupa şampiyonları Sümeyye Boyacı ile Beytullah Eroğlu, kendilerini Avrupa ve Dünya Şampiyonluğuna götüren başarı hikâyelerini anlattı.
Süleyman Demirel Üniversitesi koordinatörlüğünde yürütülen Isparta Gençlik ve Spor Müdürlüğü, Polonya, Portekiz, Romanya ile İspanya'dan yükseköğretim kurumları ve derneklerin yer aldığı Türkiye Ulusal Ajans tarafından desteklenen “Erasmus + Stratejik Ortaklık Yetişkin Eğitimi “Engelimi Değil, Yeteneğimi Gör; Bir Kulvar da Bana Ayır Projesi” kapsamında Sümeyye Boyacı ve Beytullah Eroğlu Üniversitemize konuk oldu.
“Engelli Bireylerin Toplumsal Hayata Katılmalarında Erişebilirlik ve İletişim Konferansları” dizisinin ikincisini hayata geçirdiklerini belirleten Proje Koordinatörü Doç. Dr. Aygen Oksay şöyle konuştu: "Üniversitemiz koordinatörlüğünde 5 ülkede icra edilen bu proje ile bedensel engelli gençlerimize yüzmeyi öğreterek onların özgüven kazanmalarını sağlamak ve onları topluma kazandırmayı amaçlıyoruz. Bugün bizlere ilham veren iki şampiyon ile beraberiz. Onları burada ağırlamaktan onur duyuyoruz. Herkesin onların hikâyesini dinlemesi gerektiği ve onlardan öğrenecek çok şeyi olduğu kanısındayız."
“EN BÜYÜK HEDEFİM EYLÜL 2020 TOKYO
OLİMPİYATLARINDA İSTİKLAL MARŞI’NI OKUTMAK”
İki kolu olmadan dünyaya gelen Paralimpik Avrupa Yüzme Şampiyonu Sümeyye Boyacı, ilk Türk Kadın Avrupa Şampiyonluğuna uzanan hayat hikâyesini anlattı. Engellilere empati ile yaklaşılması gerektiğini belirten Boyacı, “Bize sempatik tavırlar ile yakınlaşmaya çalışılmasın. Bize empati yaparak yaklaşın. Engellilere bakışlar çok incitici ve rahatsız edici oluyor. Kent yaşamından günlük hayatın gereksinimlerine kadar her alanda gerekli ve sağlıklı koşulların sağlanmasına destek verin. O zaman kendimiz yapabiliriz. O zaman mutlu oluruz. O zaman fiziksel ve zihinsel duyarlılar daha çok hayatın içine karışır.” diye konuştu.
Kollarının olmamasının kendisi açısından bir önem taşımadığını anlatan Boyacı, “3 yaşında ayak parmaklarımla güle dokunarak dokunma duygusunu kazandım. 4 yaşında resim çizme yeteneğimi keşfettim. 5 yaşında Rus Halk Masalları kitabının kapağını çizdim. Ebru sanatı ile uğraşıyorum. Ulusal ve uluslararası kişisel sergiler açtım. Aynı zamanda yüzme sporuna başladım. 4 yıl özel ders aldım. 2017’de 0.23 salise ile kürsüye çıkma fırsatını kaçırdım. Çok ağladım. Ama sağlıklı düşününce önümde uzun yılların olduğu ve çok çalışmam gerektiği kararına vardım. Hırslandım. Çok çalıştım. 2018 yılında Avrupa Şampiyonu oldum. Cumhuriyet tarihinde ilk Avrupa Şampiyonu olan kadın sporcu unvanı kazandım. Şimdi en büyük hedefim Eylül 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda İstiklâl Marşı’nı okutmak, Türk Bayrağı’nı göndere çektirmektir.” dedi.
“İNSANOĞLU NEDEN ÜÇÜNCÜ TÜRMÜŞÜZ GİBİ DAVRANIYOR?”
Paralimpik Dünya Şampiyonu Beytullah Eroğlu ise kendi hikayesini anlatırken önemli mesajlar verdi. İki konu olmadan dünyaya geldiğini ifade eden Eroğlu, “Ailem beni ‘Allah tarafından verilmiş bir hediye’ olarak gördü ve bu şekilde hayata hazırladı. Allah, canlıları iki tür olarak yarattı. İnsanoğlu bizler için niçin üçüncü bir türmüşüz gibi davranıyor? Biz üçüncü tür insan değiliz. Biz insanız. Sizlerin, bizim için ‘bizden biri’ demeniz gerekiyor. Bunun denilmediğini düşünüyorum. Zira Türkiye’de çok önemli bir nüfus var. Ama hayatın içine çıkmıyor. Neden? Bu bakış açısı yüzünden.” dedi.
“15TEMMUZ’U DÜŞÜNEREK ÇIK ÇALIŞTIM”
Spora başladığında yedi yıl can simidi ile yüzdüğünü belirten Eroğlu yüzme hikayesini şöyle anlattı: “İlk kez Milli formayı 2010 yılında giydim. İlk an kaybettim. Kendimi sorgulamaya başladım. ‘Çok çalışacağım ve bir daha kaybetmeyeceğim’ dedim kendi kendime. 2011’de Avrupa Şampiyonu oldum. Karakterimdir: Beni ne kadar zorlarsan o kadar isterim. 15 Temmuz bize gösterdi ki millet olarak kenetlenmemiz gerekiyor. Birbirimizin kuyusunu kazmak yerine destek olmamız gerekiyor. Bütün olursak hiçbir zaman yenilmeyiz. Bunları düşünerek çalıştım ve 2017 yılında da Dünya Şampiyonu oldum. O arenada göğsünde ay yıldızı taşımak, yürümek onur ve şereftir. Ve çok büyük bir sorumluluktur. Artık şu andan itibaren hedefim 2020 Olimpiyatlarında Dünya Şampiyonluğudur.”
“AİLE İNANIRSA ÇOCUK BAŞARIR”
Beytullah Eroğlu, Süleyman Demirel Üniversitesinin koordinatörlüğündeki projenin hayati bir önem taşıdığını ifade etti. Eroğlu, yaptıkları sporun çok zor olduğuna dikkati çekerek, “Ben hep çalıştım. Günde 7 saat çalışıyorum. Bunun bir karşılığı var. Biliyorum. Spor bakidir. Hayatta kalırsın. Her yorulduğumda şunu düşünüyorum: Rakiplerin çalışıyor. Onun için hemen motive oluyorum.” dedi.
Sözlerinin devamında Eroğlu, ailelere şöyle seslendi: “Ben ana kuzusuyum. Aile zoruyla okula başlamıştım. Aile zoru ile spora başladım. Babam marangozdu. Dükkânı kapattı. Benimle olimpiyatlara geldi. Söylemek istediğim şu: Aile inanırsa çocuklar başarır.”
Söyleşiden sonra Proje Koordinatör Yardımcısı Doç. Dr. Gülay Bulgan ile Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünden Yasal Temsilci Antrenör İbrahim Kaç, Sümeyye Boyacı ve Beytullah Eroğlu adına SDÜ Hatıra Ormanı’nda dikilen fidanların belgesini verdi.