İzmir Çiğli’ye yerleştirilen ve ‘İbrahim’ adı verilen füzeler, ABD’nin Rusya ile Küba krizini aşmadaki kozu olunca 1963’te geri götürüldü.
İzmir Çiğli’de konuşlu füzeler için Türkiye’nin toplamda görevlendirdiği asker-sivil personel sayısı 2 bini buldu. Türkiye’nin füzelerin idaresini devralması için ABD’ye eğitime gönderilen subaylar, 18 Nisan 1962’de deneme atışı da yaptı. NASA’nın Cape Canaveral’daki üssünde tamamen Türkler’in komutasındaki bir Jüpiter füzesi başarıyla fırlatıldı.
Türkiye’deki füzelerin başından ilginç olaylar da geçti. Füzeler açıkta durduğu için çevredeki köylüler ne olduklarını soruyordu. Onlara füzelerin minare olduğu anlatılıyordu. ABD Senatosu bir araştırma için geldiği Çiğli’de bir füzenin motoruna bir kurşun isabet ettiğini de ortaya çıkardı. Bir füzenin de elektrik bataryasının patladığı ve kontrol panelinin bozulduğu anlaşıldı.
En son Wikileaks belgelerinde yazınca bir kez daha gündeme gelen İncirlik Üssü’nde nükleer silah olup olmadığı tartışmaları tekrar alevlendi. Türkiye’de nükleer silah olduğu ise bir dönem herkesçe biliniyordu.
Siyaset tarihine geçen ve 1962’de ABD ile Sovyetler Birliği’ni nükleer savaşın eşiğine getiren Küba füze krizinin, Türkiye’deki Jüpiter füzeleri ile Küba’daki Sovyet nükleer füzelerinin karşılıklı çekilmesiyle son bulduğu ortaya çıktı. ABD Hava Kuvvetleri Tarih Araştırmaları Ajansı, ABD Silah Kontrol ve Silahsızlanma Ajansı, Ohio ve Tufts Üniversitesi’nin finansmanıyla 1997 yılında hazırlanan ve daha sonra kitaplaştırılan bir araştırma ise nükleer başlıklı Jüpiter füzelerinin komutasının Türk ordusunda olduğunu tarihe not düştü. 1 Haziran 1960’ta teknik anlaşmanın imzalanmasıyla yer araştırmaları sonucunda nükleer füzelerin İzmir Çiğli’ye yerleştirilmesi uygun bulundu. 5 fırlatma rampası ve nükleer başlıklarıyla 15 Jüpiter füze yerleştirilecekti. Hedef ise Sovyetler Birliği’nin batısındaki nükleer füze üsleriydi. Türkiye’nin bu füze üssünü idare edecek personeli olmadığı için Türk subaylar ABD’ye eğitime gönderildi.