Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretme ve Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü Eğirdir Birimi'ndeki 20 araştırmacının 11 yıl boyunca yaptığı çalışmalar sonucunda kayıt altına alınan 100'e yakın balık türü, birim bünyesinde kurulan balık müzesinde sergileniyor.
Eğirdir Birimi İç Su Ekolojisi Alt Bölüm Başkanı Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Vedat Yeğen, yaptığı açıklamada, balık müzesinin temelinin Mülga Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde oldukları 2001 yılında atıldığını söyledi.
Bu dönemde başlatılan "Göller Bölgesi Balık Faunasının Tespiti" projesi kapsamında 20 kişilik ekiple Afyon, Burdur, Konya, Denizli ve Isparta'daki su kaynaklarında balıklar üzerinde örnekleme çalışması yapmaya başladıklarını anlatan Yeğen, projenin 5 yıl sürdüğünü, 2006'da da "Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak İlleri Balık Faunasının Tespiti" projesini başlattıklarını anlattı.
Her iki proje kapsamında 34 göl, 35 baraj, 170 gölet ve 405 akarsu istasyonunda örnekleme çalışmalarını gerçekleştirdiklerini anlatan Yeğen, yapılan çalışmalarla 16 familyaya ait 82 türü tespit ettiklerini ve kayıt altına aldıklarını kaydetti.
11 YILLIK BİR ÇALIŞMA
Yeğen, 11 yıllık çalışmada 110 bin kilometrekarelik tatlı su balık faunasının incelendiği bildirerek, söz konusu iki projenin dışında da Uluabat, İznik ve Manyas göllerinde yürütülen "Ekonomik Balık Türlerinin Stoklarının Tespiti" projesi ile de çeşitli balık türlerinin tespitinin yapıldığını söyledi.
Bu projelerde kayıt altına alınan balık türleri ile birim içerisindeki bir odada balık müzesi kurduklarını ifade eden Yeğen, şöyle dedi:
"Müze materyalimizin yüzde 80'lik dilimini yürütücüsü olduğum 2 projeden, yüzde 20'lik dilimini ise diğer çalışmalardan elde ettiğimiz örnekler oluşturmaktadır. Müzede kayıt altına alınan 100'e yakın balık türü sergileniyor. Belki mütevazi bir sayı, ama Türkiye'deki tatlı su balığı faunasının 300 tür civarında olduğu düşünülürse yaklaşık yüzde 30'luk bir oranı bünyemizde barındırıyoruz."
Yeğen, müzede Marmara, Sakarya, Batı Karadeniz, Susurluk, Gediz, Büyük Menderes, Afyon Akarçay, Burdur Gölü, Batı ve Orta Akdeniz, Konya Kapalı ve Aşağı Fırat, havzalarından örnekler bulunduğunu belirtti.
Su ürünleri kaynaklarının gün geçtikçe tahrip olduğunu, bunun da biyolojik zenginliği oluşturan balıkları tehdit ettiğine değinen Yeğen, "Bir yerden elde ettiğimiz balığı, oraya bir daha gittiğimizde bulamayabiliyoruz. Bu örnekleri saklayarak en azından yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan balıkların örneklerini sergilemiş oluyoruz. Akademisyenler de buraya gelip, balık türlerini inceleyebiliyor" diye konuştu.
Türkiye'de üniversiteler bünyesinde de bazı balık müzelerinin bulunduğunu, kendilerininkinin kamu kurumu tarafından kurulan ilk balık müzesi olduğunu ifade eden Yeğen, "Diğer balık müzelerinin araştırmacıları, belirli bölgelerde çalışmaktadır. Biz ise çalıştığımız ildeki tüm su kaynaklarını inceliyoruz. En büyük farklılığımız bu. Bazı balık müzelerini de tür açısından destekliyoruz" dedi.