Cesedinin kıyma makinesi ile ortadan kaldırıldığı iddia edilen Zehra Çaycı'nın annesi Keziban Çaycı, "O gün sabaha kadar besihanede hareketlilik olduğunu, kıyma makinelerinin çalıştığını, silahların patladığını, kavgalar olduğunu, bunları hep duyduk ama ispatlayamıyoruz" dedi.
Isparta’da 10 Ağustos 2017 tarihinden itibaren ortadan kaybolan ve önceki gün kentte Isparta Kadın Meclisleri tarafından ‘Cesetleri kıyma makinesine atılmış’ iddiasıyla tekrar gündeme gelen Zehra Çaycı, aradan geçen 2.5 yıla rağmen hala ölü ya da diri bulunamadı. Önceki gün eylemde bir yakını tarafından kızı ve beraberinde kaybolduğu öne sürülen Korhan’ın öldürülüp, kıyma makinesine atıldığı iddia eden anne Keziban Çaycı, İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulundu. Kızının küçük yaşta evlenip boşandığını dile getiren Çaycı, "Kızım 23 yaşındaydı, 2 çocuğu vardı.
Çocuklarını büyüyünce, 2-3 yıl sonra işe girmek istedi. Biz de ‘Tamam’ dedik ve işe soktuk. Orada 3 ay çalıştı. 10 Ağustos 2017 tarihinde kayboldu ve hiçbir haber alamadım. Telefonlarımızı açmamaya başladı. Bir gün bekledim, tekrar aradığımda yine telefonumu açmadı. Bir yerleri arayıp, ulaşmaya çalıştım ama yine ulaşamadım. Sonra kayıp ihbarı verdim, o günden bu yana haber alınamıyor" dedi. Kızının en son görüldüğü yer ve telefon sinyalinin kesildiği yerin o besihane olduğunu savunan acılı anne, “Videonun çekildiği, kızımın son görüldüğü ve telefon sinyalinin kesildiği yer orası ama sonrası yok işte” diye konuştu.
“Torunların umutla beklemeleri bizi yordu”
Kızının ardında biri kız, diğeri erkek, 2 çocuğunun kaldığını anlatan Çaycı, “Oğlan 8, kız da 4 buçuk yaşında. Çocuklarım küçük olmalarına rağmen annelerini asla unutmadılar. Ben hep çocuklara, ‘Çalışmaya gitti, gelecek bir gün anneniz’ dedim. Ama sonra çocukların umutla beklemeleri bizi yordu. Büyük torunum, ‘ben büyüyeceğim, polis ve jandarma olup, annemi arayıp bulacağım’ diyor, küçük kızım ise annesinin gelip rüyasında kendisini öpüp, gittiğini söylüyor” ifadelerini kullandı.
Doktorlarla yapılan görüşme sonrasında Zehra Çaycı’nın büyük oğluna toplanıp, durum anlattıklarını ifade eden Çaycı, küçük kızın ise rüyalarında annesini gördüğünü belirterek, "Büyüğe durumu anlatmaya çalıştık. Doktorlar, durumu anlatmamızı söylediler ama ‘Ölü veya diri olduğu konusunda bir şey demeyin’ dediler. Toplandık ve ‘Annenin nerede olduğunu bilmiyoruz, gelir mi gelmez mi onu da bilmiyoruz oğlum’ dedik. Sonra, o da üzüldü ve ağlamaya başladı. Biz, onu teselli etmek istedik ama bana, ‘Anneanne, bir daha bana bu konuyu açma. Ben büyüyeceğim, polis ve jandarma olup, annemi arayıp bulacağım’ dedi. Küçük kızı da ‘Unutur’ diyoruz ama unutmuyor. Şu anda babaannesinde kalıyor, bir hafta önce sabah uyandığında, ‘Babaanne, annem bana sarıldı, beni öptü, gitti’ demiş. Demek ki rüyasında gördü. Ben artık ne yapacağımı bilmiyorum" diye konuştu.
"Herkesten yardım istiyorum, kızım, bulunsun istiyorum” diyen Çaycı, “Nasıl söyleyecekse, nasıl söylenecekse Ali, benim çocuğumun yerini söylesin istiyorum. Ben çocuklarına, ‘annenizin mezarı burası’ veya yaşıyorsa ‘burada’ demek istiyorum” dedi.
“Kıyma makinelerinin çalıştığını, silahların
patladığını, kavgalar olduğunu duyduk”
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla eylem yapan grubun yanına gelişini ve iddiaların odağında bulunan kadınla ilgili de açıklamalarda bulunan Çaycı, “Ben, dünkü eylemi bilmiyordum. Küçük torunumu babaannesine bıraktım, köyümün otobüsüne binmek için çarşıda yürüyordum, sonra eylem yapıldığını gördüm. Oradan geçerken, bir bayan benim kolumdan asıldı, ‘Bu da mağdur’ diyerek beni orada durdurdu. O kadın da Zehra’nın arkadaşının annesiymiş. Ben, o kadını bilmiyorum, daha önce de tanışmadık. Tesadüfen karşılaştık, bayanı da ilk defa gördüm. Allah razı olsun, o bayan benden daha çok beni savundu. Bana, ‘Niye korkuyorsun, niye utanıyorsun, niye çekiniyorsun? Ne istiyorsan söyle’ dedi, o şekilde orada açıklama yaptık. Kıyma makinesi olayı, olabilir mi, olabilir. Çünkü, orta yerde cesetler yok. Nereye gitti? Gömülen bir şekilde bulunuyor. O gün sabaha kadar besihanede hareketlilik olduğunu, kıyma makinelerinin çalıştığını, silahların patladığını, kavgalar olduğunu, bunları hep duyduk ama ispatlayamıyoruz. Bunları söylesek, ‘Bize ispat getir, ispat et, bir delil getir’ diyorlar. O yüzden bir şey yapamıyoruz. Ben, herkesle görüştüm ama bir sonuç alamadım. Ben çocuğumu istiyorum. Ben, adaletin de böyle olmasını istemiyorum” ifadelerini kullandı.
“Videonun çekildiği, kızımın son görüldüğü ve
telefon sinyalinin kesildiği yer orası"
Kızının Facebook hesabında 11 Ağustos gecesi paylaşılan son videoyu ve çekildiği yeri görüp görmediği sorusunu da yanıtlayan Çaycı, “Benim akıllı telefonum olmadığı için o videoyu sonra gördüm. O videonun çekildiği yerin, Diyedin (Yazısögüt Köyü) tarafında bir besihane olduğunu, Besici Ali’nin besihanesi olduğunu öğrendim. Zaten çocuğumun videosunun çekildiği yer orası, telefon sinyali de orada kesiliyor. Son görüldüğü yer ve video orası, telefonunda en son sinyal de oradan alınıyor ama sonrası yok işte” dedi.
“Hepsinin orada oldukları iddia ediliyor ama
ben Ali’yi de Korhan’ı da önceden tanımıyorum”
Zehra Çaycı’nın Besici Ali olarak bilinen Ali Aydıner ve Korhan Taştekin ile daha önceden bir arkadaşlığı veya tanışıklığı olup olmadığı yönündeki soruyu da yanıtlayan Çaycı, “Hiçbir şey bulunmadı. Ben bilmiyorum. Bana, daha önce onunla arkadaş olduğunu da söylemedi. Ben, daha öncesinde Besici Ali diye birisini de tanımıyorum. Ben daha öncesinden Korhan’ı da tanımıyorum. Onunla da işyerinden arkadaş olmuşlar. Ne kadar arkadaş olmuşlar onu da bilmiyorum. İlişkiyi sevgili olarak götürdüler mi, onu da bilmiyorum. Zaten, ikisi tanışalı o zaman daha 15 gün olduğunu söylüyorlar. Ne kadar arkadaşlardı, neydi ben Korhan’ı da tanımıyorum. Orada oldukları iddia ediliyor. Ben sonuç olarak, yetkililerin bana yardım edip, çocuğumun bulunmasını istiyorum. Nasıl olacaksa, nasıl söyleyecekse Ali’nin, çocuğumun yerini söylemesini istiyorum. Cumhurbaşkanımız olsun, bütün herkesten yardım istiyorum. Cumhurbaşkanım benim sesimi duysun” diye konuştu.
"Çocuğumu bulmaya yetmiyorum”
Çaycı, “Besici Ali’nin, ‘Ben öldürdüm, gömdüm. Arayın, bulun’ diye iddiası var ama bulunamıyor” diyerek devam ettiği konuşmasında ayrıca şu görüşlerde bulundu:
“Ben böyle bir kanun ve adaleti istemiyorum. ‘Ceset yoksa, suç yok’ veya ‘İstediğim zaman söylerim, istediğim zaman söylemem’, bunları istemiyorum ben. Biz, kadınlar olarak bunları istemiyoruz. Hep kadınlar şiddet görüyor. Hep mağdur olan taraf kadın. Ben de kadın olduğum için mağdurum. Kadın olduğum için kimse beni kaideye almıyor. Hiç kimse benimle konuşmak ve görüşmek istemedi. Bu, yeni emniyet müdürümüz gelinceye kadar beni hiç kimse dinlemedi. Allah ondan bin kere razı olsun. Onunla konuşabiliyor, dertleşebiliyorum. O da bu olayın aydınlatılması için çabalıyor. Çabalamıyor demiyorum ama yetmiyor. Benim çabalamam da yetmiyor. Çocuğumu bulmaya ben yetmiyorum."
“Hepimiz ayrı ayrı yerlerdeyiz”
Kızı Zehra’nın çocuklarının şu anki durumunu da özetleyen Çaycı, “Torunlarımla geçimimizde sorun yok, babası bakıyor, geliyor, para da veriyor. Zaten büyük çocuğu babası yanına aldı. Babası ona kendisi bakıyor. Küçük de biraz babaannede, biraz bende kalıyor. Ben tarla işlerine gidiyorum, babaanne bakıyor. Babaanne baktığı zaman ben tarla işine gidiyorum. Geçimimizi böyle sağlayıp gidiyoruz. Ben kendi adıma asla hiçbir şey beklemiyorum. Ama çocuklarım için olabilir. Çocuklarımın geleceği söz konusu, her şeyden yoksunlar. Küçük, babadan uzak. Büyük, babanın yanında ama anneden yoksun, bizi o özlüyor, biz onu özlüyoruz. Hepimiz ayrı ayrı yerlerdeyiz” dedi.
Önce büyük kızı ardından eşi öldü
Anne Çaycı, 2012 yılında büyük kızını trafik kazasında, ondan 26 gün sonra da eşini kanserden kaybettiğini, son olarak da 2017 yılında küçük kızı Zehra’nın kayıp olduğunu anlattı. Çaycı, "Ben çok acılar gördüm, çok acı yaşadım. Ben 2 evladımı bir anda kaybettim. Diğer evladım da 20 yaşındayken trafik kazasında vefat etti. 2012 yılı Eylül ayında kızımı, ondan 26 gün sonra kanserden eşimi kaybettim. Ben, bütün bu acıların içindeyim. İçimde bunlar son bulmayacak, onların özlemleri, kokuları hiçbir şeyleri benim için son bulmayacak. Ama bu kızımın da nerede olduğunu bilmek istiyorum. Mezarı varsa, bir dua edip, evlatlarının da bir el açmasını istiyorum. ‘Sizin anneniz işte burada’ demek istiyorum. Çünkü, çocuklar sorduklarında, ben ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemiyorum. Belirsiz bir şekilde beklemek daha zor. Ne diyeyim, ben artık diyecek söz bulamıyorum. Herkesten bana yardım etmelerini istiyorum” ifadelerini kullandı.
“Cumhurbaşkanımın duymasını istiyorum”
Kızının bulunması için bugüne kadar birçok yere başvurduğunu ancak, hiçbirinden olumlu dönüş alamadığını anlatan acılı anne, “Ben, kızım için bütün her yere gittim. Televizyon kanallarına çıktım, meclise gittim, çıktım. Beni duyan yok. Beni kadın diye duymuyorlar, kadınları hiçbir kaideye alan yok. Ben her yere gittim ama beni duyan yok. Ben, sesimi duysunlar istiyorum. Böyle olmasın, bu adalet böyle sürmesin. Öldürülen kadınların, öldürenlerin yanına kar kalsın istemiyorum. İstemiyorum. Ne bu böyle, herkes birbirini öldürüyor, bu çocuklarımıza da yansıyor. Yazık değil mi? Ben, bu konuda sesimi en çok Cumhurbaşkanımın duymasını istiyorum. Cumhurbaşkanımın bana yardım etmesini istiyorum” çağrısında bulundu.
Kadın dernekleri ve hukukçulara da seslenen Çaycı, “Ben, kendim için hiçbir şey istemiyorum, sadece çocuğumun bulunmasını istiyorum. Bu konuda avukat tutulur mu, tutulmaz mı, ben nereye başvuracağımı da bilmiyorum. Hukuki konuda yardım istiyorum” dedi.