"Köylerimizi Yaşanabilir Hale Getirmek Zorundayız"

1970’li yıllardan 2022 yılına kadarki süreci değerlendiren, Eğitimin ve Siyasetin Duayen ismi İbrahim Perçin "Köylerimizi Yaşanabilir Hale Getirmek Zorundayız ve ‘Öğretmen’i köyde tutmamız gerekiyor.’ Dedi.

Anadolu’nun birçok şehrinde öğretmenlik yaparak imkansızları başaran, eğitim tarihimize damga vuran Gelendost’un Yaka Kasabası son Belediye Başkanı İbrahim Perçin, ülkenin ve tarımın gelişmesi adına, köylerin yaşanabilir bir hale getirilmesi gerektiğini söyledi.1970’li yıllardan 2022 yılına kadarki süreci değerlendiren Perçin, ‘Öğretmen’i köyde tutmamız gerekiyor’ dedi.      

Bugün sizleri, 1970’li yıllarda Yakaköy adıyla belediye statüsüne çevrilen, ancak nüfusu 2 bin kişinin altına düşmesi nedeniyle 2013 yılında belde statüsünü kaybeden Gelendost’un Yaka Köyü’ne götürüyoruz. Sayfalarımıza konuk ettiğimiz isim ise emekli eğitimci, iyi bir eş, fedakar bir baba, sevecen bir dede, sendikacı, dernek başkanı, çiftçi, siyasetçi ve Yaka’nın son BELEDİYE BAŞKANI İBRAHİM PERÇİN.

Emmen Perçin bu röportajında hem öğretmeni hem de kayın babası olan emektar siyasetçi İbrahim Perçin ile konuştu. Kayınbabasını eğitime, sendikacılığa, dernek başkanlığına ve siyasete adamış bir isim olarak adlandıran Emmen Perçin eski bir siyasetçiye merak edilen soruları yöneltti.  

Gelendost’u sel aldığında doğmuş İbrahim Perçin… Yani annesi öyle tarif ediyormuş doğum gününü… Takvim yaprakları 3 Mart 1953’ü gösteriyormuş… Kimliğinde 9 Ocak 1955 yazdığına bakmayın, annesinden iyi bilemez nüfus memuru… İbrahim Perçin’in mücadele azmi, gayretkeşliği bu yüzden belki de. Kim bilir… Öyle edebiyat olsun diye değil, kelimenin tam anlamıyla gelini sordu, İbrahim Perçin cevapladı…

BİZ SİZİ ELBETTE YAKINDAN TANIYORUZ AMA OKUYUCULARIMIZ İÇİN SORMAK İSTİYORUM. İBRAHİM PERÇİN KİMDİR?

Nüfus kaydımda doğum tarihim 09.01.1955 yazar. Ama anam “oğlum sen Gelendost’u sel aldığında doğdun” derdi. Yani Gelendost 03.03. 1953 günü sel felaketi yaşamış, ben de o gün doğmuşum. Sel felaketi hikayesi çok ama ben bir tanesini aktarayım (Atalarımızdan duyduğumuz) 2 Mart akşam üstü gökyüzünü kara bulutlar kaplamış ve yağış başlamış Gelendost’tan yaka köyüne doğru bakanlar şiddetli yağışa göre “Yarın epey, Yaka’lının (köyü kastederek) şapkasını toplarız burada” demişler. Sabaha kadar devam eden yağış Gelendost deresinin önünün kapanması ile dere yön değiştirip Gelendost’un içine akmış. O kadar çok sel gelmiş ki evlerin dam boyuna kadar ulaşmış, kerpiç evler eridi damları göçtü. Evleri göçen Gelendost’ular Yaka Köyüne sığınmış.

EĞİTİM HAYATINIZA KÖYDE Mİ BAŞLADINIZ?

İlkokulu Yaka’da okudum. Ortaokulu Gelendost’a tamamladıktan sonra parasız yatılı sınavına girip Akşehir Erkek Öğretmen okulunu kazandım. Akşehir’de iyi bir öğretmenlik eğitimi aldık. Örgütlü çalışmayı öğrendik. Okulda Gezi Kolu ve Sınıf Başkanlığı yaptım. Arkadaş gurubumuzla tiyatro oyunu hazırlayıp Yaka Köyü’nde tiyatro oynadık. 1971 yılında mezun olup, o zaman Kars’a bağlı olan (Şu an Ardahan’a bağlı ) Göle İlçesi Çardaklı Köyüne Sınıf Öğretmeni olarak atandım.  Bu köyde 3 yıl çalıştım. Daha sonra memleketin Isparta’ya tayin istedim. Sütçüler Kesme Köyü’nde 1974- 1975 öğretim yıllarında çalıştım. 1973 evlendim. Kesme’den Yaka Köyü’ne gelmeye vakit buldukça gelip, Dernek ve Kooperatif kurma çalışmalarına katıldım. 1974 yılında Yaka Halkevi kuruculuğunu yaptım.1975 yılında tekrar sınavlara girdim, İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler bölümünü kazandım. O dönem yeni evliyim ve bir çocuğum var.  Öğretmenlikten başka gelirim yok. Nasıl okumaya gideyim diye düşünürken, Babam “Oğlum okumak istiyorsan ceketimi satar seni okuturum. Bırak gel öğretmenliği”  diye haber göndermiş. Bıraktık ve İstanbul hayatımız başladı. İstanbul’da okumak her bakımdan zordu. 2 sene okudum. Ancak öğrenci olayları nedeniyle can güvenliğimiz yoktu. Isparta Eğitim Enstitüsüne nakil istedim. Son sınıfı burada okudum. Burada da zor günler yaşadık, ama bitirdik. 1979 yılında atamamız yapıldı. Edirne ili Meriç ilçesi Kadıdondurma Köyü Ortaokulu Sosyal Bilimler Öğretmeni olduk. Kadıdondurma zengin bir köy, insanları çalışkan ve üretkendi. Okul binası yeni yapılmış ama okul daha kurulmamıştı. Okulunda kurucu müdürlüğünü yaptım. Burada 6 sene çalıştım. Çok başarılı işler yaptık, güzel dostluklar kurduk. Meriç İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Şube Müdürlüğü boştu, başvurduk. O zaman ANAP iktidarı var. Siyasilerin desteklediği kişilerin arasından sıyrılarak, yüksek puanla ŞUBE MÜDÜRÜ oldum. Bu görevimde de 6 yıl çalıştım. 1991 yılında Gelendost Milli Eğitim Şube Müdürlüğü atandım. 1993 yılında sürgünüm çıktı. Gülistan Lisesi’nden atanmam şartıyla istifa edince, sürgünüm durduruldu. Gülistan Lisesi öğretmeni oldum. Gülistan lisesindeki ilk yılımda Anıtkabir Anadolu Medeniyetler Müzesi ve Çankaya’yı gezdik. O zaman Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel bizleri kabul etti. Bu bizim için çok önemli ve özel bir olaydır.

EĞİTİMCİLİK GÖREVİNİZ SÜRESİNCE ÇEŞİTLİ KURUMLARDA MÜDÜRLÜK GÖREVLERİ VE SENDİKAL FAALİYETLERDE DE BULUNDUNUZ. O SÜRECİ ANLATIR MISINIZ?

Gülistan Lisesinde 2 yıl çalıştıktan sonra geçici görevle başka okullara gönderdiler. 1999 yılında Gelendost Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğüne atandım. Bir mühür verdiler sen müdürsün dediler. Orta da mühürden başka bir şey yoktu. Halk eğitimi diye bir yer yoktu. Yeri yok, binası yok, memuru yok, hizmetlisi ve öğretmeni yok. Sadece bir mühür var. Kolları sıvadık önce eski bir binayı tahsis ettirdik. Sonra onarım projesiyle ödenek talep ettik, onarımı yaptırdık. Gece gündüz çalıştık bugün çok güzel bir binası var. Müdür yardımcısı, hizmetlisi, memuru ile Gelendost’a hizmet ediyor. Halk Eğitimi Müdürü iken Öğretmenevi Müdürlüğünü de verdiler. 2 yıl içinde ilçenin önemli kurumu haline getirdik. Bizden sonra kapatıldı. Bu arada eğitim çalışanlarının örgütlenmesi çalışmaları yürüttük. Eğitim-Sen’in Gelendost temsilciliğini yaptık. Daha sonra Eğitim- İş’e katıldım. 10 yıl çok iyi çalışmalar yaptık. Yılın öğretmeni seçildim. Maaşla ödüllendirildik ama siyasilerin nefesini ensemizde hissettik.

VE YIL 2009… O HEYECANI BEN DE ÇOK İYİ HATIRLIYORUM ASLINDA… YEREL SEÇİMLERDE YAKA BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NA ADAY OLDUNUZ. VE SEÇİMİ KAZANDINIZ. O SÜREÇTEN SÖZ EDER MİSİNİZ?

2009 yılı yerel seçimlerinde Yaka Kasabası Belediye seçimlerinde CHP’den aday olup seçildik. 5 sene alnımızın akıyla hizmet ettik.  33 yıl Milli Eğitim’de,  5 yılda Belediye’de 38 yıl kamu hizmetinden sonra, 2014 yılından buyana Yaka Köyünde küçük çapta tarımsal üretim yapmaktayım. Bu arada projesini yaptığım 300 kilovat saatlik Güneş Enerjisi Santrali de 2019 yılında kuruldu. Yaka Köyde ilk serayı 1998 yılında biz kurduk. Yaka Köyde ilk Bodur Elma bahçesini kuranlardanız. Gelendost’a kurulması için uzun zaman harcadığımız ADD’yi kuramayınca, 2000 yılının başlarında Yaka’da kurduk. Kurucu Başkanı oldum, halen Yaka ADD’nin başkanıyım.

YAKA KASABASI İÇİN NELER YAPTINIZ? İBRAHİM PERÇİN:

Seçimden önce Yaka Kasabası’nın çözülmesi gereken sorunlarını tespit ettik. Seçimler de bunları seçmenlerle paylaştık. Seçimi kazanınca da bunları gerçekleştirmeye çalıştık. En çok zorlandığımız heyelan tehlikesine karşı önlemler oldu. Köyümüzün yaslandığı dağın önündeki tepelerden birinde parça parça toprak kayması zaman içinde oluşuyordu. Şu an Çevre Şehircilik İl Müdürü Yardımcısı Mehmet Delikanlı’nın burası için hazırladığı raporu elime geçti. Hemen gerekli makamlara durumu ilettik bu rapor 1980’li yıllara ait. 2009 bize kadar bu raporu kimse dikkate almamış. 700 tonluk bir kütlenin kayma riski var. Çok büyük bir tehlike. Biz bunu bıkmadan usanmadan gerekli makamlara ilettik ve önlem için setler, bentler yapılmasını sağladık. O zaman DSİ İl Müdürü Recep Özbal ve Müdür Yardımcısı İrfan Bakır’dı. Onlara şimdi de teşekkür ediyoruz. Köyümüzün içme suyu yetersizdi. Bunu için bilimsel çalışma yürüttük. Köyümüzün güneyinde bir kaynak tespit ettik. Sondaj yapıp suyu şebekeye bağladık. Elma bahçeleri arası elektrik hattımız yoktu. Çiftçilerimiz sıkıntı çekiyordu. Bu konuda bir proje hazırladık. Çiftçilerimizin birliği ile elmalıklar arası elektrik hattı çektik. Şimdi üreticilerimiz bu konu da çok rahat. Çevre temizliği sorunu ve çöp sorunu vardı. Bu konuda eğitimler yaptık. Çöp konteynırları ve çöp toplama kamyonu temin ettik. Çevre temizliği hala tam olarak sağlanamadı. Her yıl ağaçlandırma çalışması yaptık. Köyümüz halkı geçmişte yaşanan siyasi particilik nedeniyle ikilik içindeydi. Kahveler ayrı, odalar ayrıydı. Düğünlere ve cenazelere gidiliyorken bile parti seçiliyordu. Yaptığımız uygulamalar ve çalışmalar ile bu ayrımı yıktık. Şimdi köyümüzde particilik olsa bile ayrımcılık yok denilecek duruma geldi. Düğünler cenazeler hep birlikte oluyor. Belediye başkanlığımız süresince yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı içeren bir rapor hazırlayıp halkımıza sunduk.

BUGÜN YAKA BELDE OLARAK KALSAYDI, SİZ DE YİNE BELEDİYE BAŞKANLIĞI GÖREVİNİ SÜRDÜRÜYOR OLSAYDINIZ NELER YAPARDINIZ? YA DA KEŞKELERİNİZ OLDU MU HİÇ?

Her dönem kendi zaman dilimi içinde değerlendirilir. Ama ben şimdi Belediye Başkanı olsam yine aynı şeyleri yapardım. Keşke dediğim hiçbir şey olmadı. Çünkü ben ani kararlar veren biri değilim. Düşünerek araştırarak karar veririm. Çevre ve Doğa bilinci için daha çok eğitim verilebilir.

SİZ CHP’DEN BELEDİYE BAŞKANI SEÇİLDİNİZ. GÖREVİNİZİ TAMAMLADIKTAN SONRA DA CHP’DEN AYRILARAK VATAN PARTİSİ’NE KATILDINIZ… YOL AYRIMI NEREDE BAŞLADI?

CHP’den Yaka Belediye Başkanlığı yaptım. CHP’de çok iyi arkadaş ve dostlar edindim. Ama Belediye Başkanlığım bittikten sonra, Atatürkçülüğü ve 6 oku en iyi savunduğunu düşündüğüm Vatan Partisine üye oldum.

ASLINDA HER YEREL YÖNETİMİN KENDİNE ÖZGÜ BİR YÖNETİM ANLAYIŞI ORTAYA ÇIKIYOR. SİZ YAKA’YI NASIL BİR ANLAYIŞLA YÖNETTİNİZ?  

Yönetim anlayışım; halka hizmet ve kamu yararıdır. Tutumlu Olma, Yerli Malı Kullanma, Bilim ve Teknoloji’yi kullanmadır. Ayrıca Türkçeye önem vermektir.

ÇEŞİTLİ VERİLERE BAKTIĞIMIZ ZAMAN KÖYLERİN YAVAŞ YAVAŞ BOŞALDIĞINI VE KIRSALDAN KENTSELE BİR GÖÇ HAREKETİNİN OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. ASLINDA YAKA’DAN BAKINCA ÇOK DAHA NET GÖRÜYORUZ BUNU. NÜFUSUN DÜŞMESİ DE BUNUNLA İLİNTİLİ BELKİ DE… SİZCE BU DURUMU NASIL TERSİNE ÇEVİREBİLİRİZ?

Köyden kente göçü, tarımsal üretime önem verirsek “köylü milletin efendisidir” sloganını gerçekleştirirsek tersine çevirebiliriz. Köyde yaşamı kolaylaştırır ve şehrin olanaklarını köye taşırsak örneğin köy okullarında eğitimi daha kaliteli hale getirirsek, köylere doğalgaz sağlarsak, öğretmeni köyde tuta bilirsek. Köyde yaşamı cazip hale getire bilirsek, bunu başarabiliriz. Ben köyü seçtim.

KÖYLER BOŞALIYOR, TARIMDAN UZAKLAŞILIYOR VE KAPIYA DAYANAN BİR GIDA KRİZİ VAR. NE YAPMALI?  

Yaşanan gıda krizinin çözümü kamucu bir anlayışla çözülür. Savaşlarda, krizlerde ve salgın dönemlerinde ‘Milli Ekonominin’ önemi bir kez daha ortaya çıkartıyor. Milli Ekonominin temeli TARIMDIR. Gıda güvenliği gıda temini böyle zamanlarda gündeme gelir. Sağlıklı ve sürekli gıda ancak milli ekonomiyle olur. “ Elden gelen öğün olmaz, oda zamanın da gelmez” Atasözümüz çok güzel anlatıyor. Ülkemizde üretilen ürünlerin dış alımı ve satımı ihtiyaca göre ayarlanmalıdır. Avrupa Gümrük Birliğinden hemen çıkılmalıdır. Üretici Kooperatifleri etkinleştirilmelidir. Üretici Birlikleri kurulmalıdır. Girdi fiyatları düşürülmelidir. Devlet desteğinin artırılması gerekmektedir. Devlet denetiminin artırılması gerekmektedir. Planlı üretime geçilmelidir. Pazarlarda ara bulucular azaltılmalıdır. Eğirdir Gölü’nün korunması, meyveciliğin korunması demektir bu yüzden göle ayrı bir önem verilmelidir. Daha az ilaç kullanma yollarının bulunması, toplu ilaçlama havadan ilaçlama düşünülmelidir. Yerli tohum yerli fidan üretilmelidir. Bireysel meyveciliğinden sanayi meyveciliğine geçiş yapılmalıdır. Üreticinin geliri çarçur oluyor. Üretici daha iyi alanlara ve yatırımlara yönlendirilmelidir. İl ve İlçe Tarım çalışanlarının sahaya inmesi kaçınılmaz olmalıdır. Teşviklerin erken açıklanması gerekiyor.

YAPILAN SON YEREL SEÇİMLERDE VATAN PARTİSİ ISPARTA BELEDİYE BAŞKAN ADAYI OLDUNUZ. KAZANSAYDINIZ NELER YAPACAKTINIZ?

Adaylığım sırasında hazırladığım projeler oldu. -Kamu yararı: Yapılacak işlerde ülke çıkarları, Isparta’nın çıkarları ve halkın çıkarları önceliğimiz olacak. -Halka Hizmet: yapılan her hizmet halk için yapılacak. Gösteriş reklam vb. olmayacak. -Belediyenin yapabileceği işler belediyece yapılacak, yandaşlara verilmeyecek. - Atıl durumdaki işletmeler, yararlı hale getirilecek. - Gereksiz giderler kısılacak. - Yeni iş alanları ile iş olanakları sağlanacak. - Yerli malı kullanımına özen gösterilecek. Yerli malı kullanımına özendirilecek. - Sorun çözümünde el ele vermenin önemli olduğu bilinerek halk içinde birlik sağlanacak. - Her mahallenin sorunları mahalle toplantıların da konuşularak çözülecek. - Kent konseyi kurularak, işlerliği sağlanacak. - Isparta’nın havasının kirlenmemesi için her türlü önlem alınacak. - Çevre kirliliği oluşmadan, önlenmeye çalışılacak.

YENİDEN SİYASET DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

Bu soru şu an siyaset yapmadığım gibi bir yanlış anlaşılmaya neden oluyor. “Siyaset yapmıyorum” demek bir siyasettir. “Siyasetten anlamam” demek bir siyasettir. “Siyasetin dışındayım, kendi işimin başındayım” demekte bir siyasettir. Dolayısıyla bende hala kendimi siyasetin içerisinde görüyorum” dedi. 

İlk yorum yazan siz olun
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Isparta Haberleri