Dünya 66. Sağlık Asamblesinde konuşan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu Türkiye'nin son yıllarda sağlık alanında yaptığı birçok atılımı anlattıktan sonra bazı konularda istenilen gelişimleri yapamadıklarını dile getirdi.
Konuşmasına Oklahoma'da yaşanan kasırga felaketi nedeni ile Amerika Birleşik Devletleri'ne geçmiş olsun dilekleriyle başlayan Müezzinoğlu
2000 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ortaya konan Bin Yıl Kalkınma Hedeflerine büyük ölçüde ulaşılmış olmasından duyduğu mutluluğu da dile getirdi. Müezzinoğlu konuşmasına şöyle devam etti:
ÖLÜMLERİ YETERİNCE AZALTAMADIK
“Evet, hakikaten yapılan çok iş var… Bin Yıl Kalkınma Hedefi alanındaki göstergelerden aşırı yoksulluk, iyileştirilmiş su kaynaklarına erişim, okullaşma, bulaşıcı hastalıklar konularında kayda değer ilerlemeler sağladık. Ancak; sanitasyon ve sağlıklı içme suyuna erişim alanlarında belirlediğimiz hedeflere henüz ulaşamadık. Anne ve çocuk ölümlerini henüz yeterince azaltamadık. Tedavi edilebilir pnömoni, ishal ve sıtma, tüberküloz, aşı eksikliği gibi önlenebilir nedenler ile hala kayıplarımız olmakta.
Farklı bir alan olmakla birlikte üstesinden gelmek için yine ortak çaba gösterdiğimiz çocuk felci konusunda da henüz işimiz bitmedi. Türkiye olarak çocuk felcinin eradikasyonu için üzerimize düşen her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu ve çocuk felcini sona erdirecek son hamle stratejik planını desteklediğimizi şimdiden ifade etmek isterim.”
2015 Sonrası Kalkınma Gündeminde de sağlığın yer alacağını belirten Müezzinoğlu “Çünkü yapılması gereken daha çok iş var. Kalkınma gündemi planlanırken, gelişmekte olan dünyanın sürekli değişen ihtiyaçları ve Bin Yıl Kalkınma Hedeflerinden alınan dersler dikkate alınmalıdır. Eğitim ve Sağlık, kalkınma gündeminin ayrılmaz bir parçası olarak görülmelidir” dedi. Müezzinoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
ZAYIF SİSTEMİN KURBANLARI FAKİRLERDİR
“Bulaşıcı Hastalıkların yayılmaya devam etme riski ve Bulaşıcı Olmayan Hastalıklardaki artış, bunun yanında devam eden uyuşturucu madde bağımlılığı, alkol ve tütün kullanımı ve bunların ortaya çıkardığı sorunlar, sadece insanların sağlık hizmeti alma ihtiyacını artırmakla kalmayıp, aynı zamanda sağlık sistemleri üzerine de büyük bir yük getirmektedir. Bunun için hükümetler olarak vatandaşlarımızı finansal risklerden koruyacak, erişilebilir, hakkaniyetli bir sağlık hizmeti sunumuna yönelik politikalar üretmemiz gerekmektedir. Doğrusunu söylemek gerekirse bunu sağlamak ancak koruyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmeti ve finansal korumayı da içine alan, Sağlıkta Evrensel Kapsayıcılık ile mümkün olacaktır. Uluslararası toplum olarak biz, el ele verip toplumun sağlık ihtiyaçlarını karşılamak için ciddi finansal sorunlar yaşamasına ve bu sebepten fakirlik sınırının altına itilmesine engel olacak çözümler üretmeliyiz. Şunu unutmamak gerekir ki zayıf sağlık sistemlerinin gerçek kurbanları, sağlığa erişim imkânı bulamayan yoksullar olmaktadır. Hükümetler olarak bizim temel hedefimiz öncelikle eşitsizlikleri ortadan kaldırarak risk altındaki dezavantajlı grupların sağlığa erişimini sağlamak yani sosyal ulaşılabilirliği gerçekleştirmek olmalıdır. Sağlık sistemi inşa edilirken sağlıklı bir toplumun temel taşları olan anne ve çocuk sağlığının güçlendirilmesine ise özel önem vermeye devan etmeliyiz.
SAĞLIĞA ERİŞİMİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ KALDIRDIK
Biz, ülkemizde son on yılda gerçek anlamda bunu gerçekleştirmeye çalıştık. Sağlığa erişimin önündeki engelleri kaldırdık.Tüm vatandaşlarımızı finansal risklerden koruyarak en geniş teminat paketi ile Türkiye’de Sağlıkta Evrensel Kapsayıcılık oranını %98’in üzerine çıkarttık. Bunu sadece kendi vatandaşlarımız için değil, ülkelerindeki baskı ve zulümden kaçıp Türkiye’ye sığınan yüz binlerce Suriyeli misafirlerimiz için de sağlamaya devam ediyoruz.”
Müezzinoğlu konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Doğal afetleri bir tarafa bırakırsak, insan eliyle oluşturulan zulüm ve felaketlerin, insanları en temel haklarından olan sağlık hizmetine ulaşım ve insani yardımdan yoksun bırakmasının önüne geçmeliyiz.
Sağlıkta Evrensel Kapsayıcılıktan, en temel insan haklarından biri olan sağlığa erişim hakkının bireylere sağlanması hedefinden asla vazgeçmemeliyiz. Ülkemin gerek ulusal, gerek sınır ötesi alanda sunmakta olduğu sağlık hizmetleri hepimizin malumudur. Ancak bu hizmetlerin kendisinden yardım bekleyen insanlara tek başına sunulmasının yeterli olacağını düşünmek elbette doğru değildir.
Bu noktada ülkemiz yıllardır yüksek sesten dillendirmiş olduğu çağrısını yinelemekte ve Birleşmiş Milletler genelinde Dünya Sağlık Örgütü ve diğer uluslararası aktörleri olanları uzaktan izlemek yerine ellerini biraz da taşın altına koymaya davet etmektedir.”