Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, yaptığı basın açıklamasında ‘Mart ve Nisan aylarında bazı yerlerde taşkın riski oluşturabilecektir. Bu durum ülkemizin ve ilimizin “su krizini” yaşamayacağının göstergesi değildir” dedi.
Çok yakın bir zamanda dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde su krizleri yaşanacak. Bunun için ise uzmanlar, yöneticileri uyarıyor. Yağışlar Mevsim normalinde ‘Barajlar doldu taşkın riski var, su kriz bitti mi?’ sorusuna yanıt veren Dr. Erol Kesici: “Kış-bahar aylarında; sıcaklık ve yağışların mevsim normallerinde sürmesi, su kaynaklarındaki suyun hidrolojisi için çok önemli birikim ve kazançtır.
Yapılan araştırmalar “iklim krizinin”, “su krizine” etkisinin %20 oranında olduğunu bildirmektedir. Sorun ilkim değil, suyun yarını düşünmeden aşırı kullanımı ve kirletilmesindedir. Doğal göller ve derelerde su seviyesi giderek artarken, gölet ve barajlarda doluluk oranına yaklaşılmakta ve Mart –nisan aylarında ise bazı yerlerde taşkın riski oluşturabilecektir. Bu durum ülkemizin “su krizini” yaşamayacağının göstergesi değildir. Yaşananlardan ders almayıp, aynı yanlışlara devam edersek, giderek azalan tatlı su kaynaklarımızla birlikte ekosistemimizi de tehlikeye sokarız.
Önümüzdeki yıllarda kuraklık sorunu yaşamamak için hidrolojik bakımdan sevileri olumlu düzeye ulaşan kaynaklarımızın hatalı ve verimsiz kullanımı konusunda, yenilikçi teknolojilerin yaygınlaştırılması ile uzun vadeli bilimsel önlemler hedeflenmelidir” dedi.
İKLİM KRİZİ Mİ?, SU KRİZİNE NEDEN OLDU?
Dr. Kesici: “Dünya ülkeleri büyük bir suya ulaşım sıkıntısı içerisindedir. Türkiye'de de su kaynaklarının iyi yönetilememesinden ötürü suya erişimde eşitsizliklerin meydana gelebileceği ve suyun yine verimsiz şekilde kullanılabileceğine dikkat çekilirken, su kaynakları giderek azaldığı ve kirlendiği; suyun verim ve kalitesinin düştüğü belirtilmekte. Artan nüfusun yanı sıra her alanda tüketim düzeyinin kontrol altına alınamaz biçimde artması da, doğal su kaynakları üzerinde çok ciddi baskılar oluşturmaktadır.
Şayet gerekli tedbirler alınmazsa, yapılan araştırmalar, göllerimizin- yeraltı sularımızın azalması sonucu, “su krizinden” en çok etkilenecek ülkenin, Türkiye olduğu; dünya su, iklim, sağlık ve gıda raporlarında belirtilmektedir.
22 MART; SU KONUSUNDA UYARI ve DUYARLILIK GÜNÜ;
SU, özellikle sağlıklı su, tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez bir nesnedir, hatta “vazgeçilmez”in ötesinde canlılar için de alternatifi olmayan maddedir. Bu nedenle; "Dünya Su Günü", 1992'de Rio de Janeiro'daki Birleşmiş Milletler (B.M.) Çevre ve Kalkınma Konferansı'nca; BM üyeleri ve gerekse diğer dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının gelecek için korunması ve çoğaltılması için somut adımlar atılmasının sağlanması- teşvik edilmesi, toplumun suyun önemini konusunda uyarılması, bu konuda yapılması gerekenleri için 22 Mart günlerinde, suyun sorun ve çözümlerin güncellenmesi için harekete geçilmesi gerekliliğinin vurgulanması amaçlanmaktadır.
NASA, UNESCO, IPCC, BM, WMO, FAO ve WHO Raporları SU KONUSUNDA UYARMAKTA
NASA;UNESCO’nun “İnsanlar için Su, Yaşam için Su”, BM Dünya Su, Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO),Dünya Su Gelişimi Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve IPCC (Hükümetler Arası İklim Değişikliği)raporlarınca; Ülkemizin de içinde yer aldığı, Akdeniz Havzası, Dünya Meteoroloji Teşkilatı tarafından küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisi olarak tanımlanıyor.
Bu bölge içerisinde de, geçtiğimiz yıllarda da, kuraklık- su kıtlığını en çok yaşayan ülke durumunda. Bu raporlarda; “İKLİM KRİZİNİN”, “SU KRİZİNE” ETKİSİ %20,YANLIŞ SU KULLANIMININ ise %80 Ülkemizin de içinde yer aldığı, Akdeniz Havzası, Dünya Meteoroloji Teşkilatı tarafından küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisi olarak tanımlanıyor. Bu bölge içerisinde de, geçtiğimiz yıllarda da, kuraklık- su kıtlığını en çok yaşayan ülke durumunda.
“SU KRİZİ”NDEN EN ÇOK ETKİLENEN ÜLKE TÜRKİYE
Dünya ülkeleri büyük bir suya ulaşım sıkıntısı içerisindedir. Türkiye'de de su kaynaklarının iyi yönetilememesinden ötürü suya erişimde eşitsizliklerin meydana gelebileceği ve suyun yine verimsiz şekilde kullanılabileceğine dikkat çekilirken, su kaynakları giderek azaldığı ve kirlendiği; suyun verim ve kalitesinin düştüğü belirtilmekte. Artan nüfusun yanı sıra her alanda tüketim düzeyinin kontrol altına alınamaz biçimde artması da, doğal su kaynakları üzerinde çok ciddi baskılar oluşturmaktadır. Şayet gerekli tedbirler alınmazsa, yapılan araştırmalar, göllerimizin- yeraltı sularımızın azalması sonucu, “su krizinden” en çok etkilenen ve önümüzdeki yıllarda da etkilenecek ülkenin Türkiye’nin olduğu belirtilmekte.