Siyasette bir sembol haline gelen ‘fötr şapkası’ ve 6 kez gidip 7 kez geldiği çalkantılı iktidar mücadelesiyle Türkiye’nin uzun bir dönemine damgasını vuran Demirel, halen Güniz Sokak’ta ‘akil adam’ rolüyle siyasi etkisini sürdürüyor.
‘Çoban Sülü’yle başladı
Süleyman Demirel, 1 Kasım 1924’te Isparta Atabey ilçesine bağlı İslamköy’de dünyaya geldi. Elektriğin bile olmadığı köyünde küçüklüğünde çobanlık yapması nedeniyle siyasette de bazen ‘Çoban Sülü’ lakabıyla anıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nde okul arkadaşlarından biri de Necmettin Erbakan’dı. Uzaktan akrabası olan Nazmiye Şener ile liseyi bitirir bitirmez nişanlandı, 12 Mart 1948’de evlendi. Siyasette kendisine takılan lakaplardan biri olan ‘Morrison Süleyman’ adını, 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında ABD’li Morrison-Knudsen firmasında işe başlamasından dolayı aldı. Fötr şapkası 1960’lı yıllarda siyasi bir sembol haline geldi.
1965 seçimi öncesinde 9 aylık koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. 1965 seçiminde yüzde 52.9 oyla AP’yi iktidara taşıdı. 41 yaşında başbakanlık koltuğuna oturdu. 1969 seçiminde yüzde 46.5 oyla AP iktidarı sürdü.
Yollar yürümekle aşınmaz
Dünyada yayılan 68 kuşağı eylemleri, öğrenci hareketleri Demirel’i de zorladı. “Birtakım yürüyüşler oluyor, yürümekle sokaklar eskimez” sözünü ilk 1968’de söyledi. Bu sözü “Yollar yürümekle aşınmaz” şeklinde 1986 ve 1992’de tekrarladı. Sol siyasetin yükseldiği 1965 sonrasında sağ-sol çatışmaları da tırmandı. Ordu, 12 Mart 1971’de verdiği muhtırayla Demirel hükümetini istifaya zorladı. Siyasette iz bırakan ve bazılarına göre siyasi pragmatizmin, bazılarına göre siyasi maslahatçılığın sembolü olan “Dün dündür, bugün bugündür” sözünü o dönemde söyledi. İstifa öncesi komutanlarla görüşüp görüşmediği konusunda iki gün arayla farklı beyanet vermesini böyle savundu.
Neden şapkayı alıp gitti?
12 Mart 1971 müdahalesinde partiler kapatılmadı, Anayasa askıya alınmadı. Demirel, şapkayı alıp gittiği bu ilk müdahaleyi yıllar sonra yorumlarken parlamentonun açık kalmasını ancak böyle sağlayabildiğini anlattı.
MC’lerle darbeye
CHP’nin iktidarını engellemek isteyen Demirel, “Milliyetçi Cephe” olarak adlandırılan sağ eğilimli partilerle üç kez koalisyon kurdu. Ecevit’in “kontrgerilla” iddialarına karşı “Bana sağcılar ve milliyetçiler cinayet işliyor dedirtemezsiniz, devlet cinayet işleyenin yakasına yapışmak zorundadır” sözüyle tartışıldı. Yokluk ve karne uygulamalarına tepkiler karşısında da “Benzin vardı da biz mi içtik” dedi. MSP ve MHP’nin dışardan desteklediği altıncı Demirel hükümeti, 24 Ocak 1980’de Türk ekonomisinde en önemli yapısal dönüşümleri içeren 24 Ocak kararlarına imza attı. Demirel hükümet süren kardeş kavgasıyla sokakların kan gölüne dönmesini engelleyemeyince 12 Eylül 1980’de askeri darbeyle görevden uzaklaştırıldı.
8’inci atılım Çankaya’ya
1987’de siyasal yasakların kalkmasıyla Doğru Yol Partisi genel başkanı oldu. 1987’de Isparta Milletvekili olarak yeniden Meclis’e döndü. 20 Ekim 1991’de seçimden sonra DYP ile SHP’nin koalisyon yaparak kurduğu 49’ncu hükümette 7’nci kez Başbakan oldu. Turgut Özal’ın ölümü üzerine 16 Mayıs 1993’de 9’ncu Cumhurbaşkanı seçildi. Başbakan olarak 6 kez gidip 7 kez gelmesinin ardından 8’inci atılımını devletin zirvesine yaptı. Cumhurbaşkanlığı sırasında 28 Şubat süreci olarak adlandırılan süreçte kritik rol oynadı.
Artık akil adam
2000’de Demirel’i 5 yıl daha Çankaya Köşkü’nde tutmayı amaçlayan ‘5 artı 5’ projesini Meclis reddetti. “Canları sağolsun” diyerek Güniz Sokak’taki evine çekildi. Demirel, bugün Güniz Sokak’ta 62 yıldır aynı yastığa baş koyduğu eşi Nazmiye Demirel’le birlikte. Ancak siyasi aktörlerin halen gidip görüş aldığı, ‘akil isim’ olarak etkisini sürdürüyor.