Sivil Toplum Hareketi Derneği Başkanı Mustafa Sağlam, Yeni Anayasa tartışmalarıyla ilgili fikirlerini paylaştı. Sağlam, “Halkının gücünü ve değişim rüzgârını arkasına alarak dünyaya meydan okuyan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, şimdi ise milli, yerli ve sivil anayasası ile kendi prangalarından kurtulma yolundadır” dedi.
Sivil Toplum Hareketi Derneği Başkanı Mustafa Sağlam, açıklamasında “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Cumhuriyetin 100. yılına emin ellerde ve emin adımlarla ilerlerken birçok yükü sırtından atmış ve birçok engeli aşmıştır. Geçmişten günümüze gelen süreçte aziz vatanın asil evlatlarınca çok fedakârlıklar gösterilmiş ve gösterilmeye devam etmektedir.
Bu asırlık çınar, yaşamı boyunca harici ve dâhili birçok düşmanla mücadele etmiş, kimi zaman içeride kimi zaman dışarıda birçok yeniliğe imza atmış; ancak son yirmi yılda müthiş bir gelişim göstererek adeta bambaşka bir kimlikle ve dimdik bir duruşla yeniden dünya sahnesine çıkmıştır. Yeni Türkiye’nin lideri Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği üzere, hukuk ve reform yılı ilan edilen 2021’in en büyük müjdesi ise şüphesiz ki yeni anayasamız olacaktır” dedi. Sağlam, “Anayasa hukuku, devletin kuruluş ve faaliyetleri ile kişilerin temel hak ve özgürlüklerini konu alan hukuk dalıdır. Anayasa ise bir devletin kuruluşunu, örgütlenişini, temel organların işleyişini ve birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen, kişilerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan en üst kurallar bütünüdür.Mevcut anayasamız, Sayın Bakanımız Abdülhamit Gül’ün de ifade ettiği üzere “18 seferde 184 değişiklik yapılan, temelinde vesayet, millete ve milletin seçtiklerine güvensizlik, özünde 12 Eylül olan” bir anayasa konumundadır. Gerçekten de 1982 Anayasası’nın kabul sürecine bakıldığında, işbu anayasanın oluşum sebebinin 12 Eylül 1980 askeri darbesi olduğu görülmektedir.
Gerçekleştirilen darbe sonrasında MGK’nin kabul ettiği 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanun ile yeni bir anayasa yapımı sürecine başlanmıştır. 2485 sayılı kanun doğrultusunda hazırlanan anayasa önce Danışma Meclisi, sonra da MGK tarafından kabul edilmiş ve böylelikle halk oylamasına sunularak yürürlüğe girmiştir. Ancak darbeci yönetimin idaresi ile yönlendirmesi altında oluşturulan ve yine aynı ortamın tesirinde gerçekleştirilen seçimlerle yürürlüğe giren bir anayasanın toplumun ihtiyaçlarına cevap verir nitelikte olması beklenemezdi” diye konuştu.
DOĞRUDAN HALKIN İRADESİNE DAYANMIYOR
Mevcut Anayasa’nın toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olmasının sebeplerini de anlatan Sağlam, “1982 Anayasası’nın toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilmekten uzak kalmasının bir diğer nedeni ise sahip olduğu özellikleridir. Mevcut anayasamız, hukuk literatürümüzde sert (katı) ve kazuistik anayasa olarak kabul edilmektedir. Kazuistik yöntemle hazırlanan bir anayasa, iktidara duyulan güvensizlik nedeniyle yürütmenin sınırlarını genel ilkeler çerçevesinde çizmek yerine detaylı bir biçimde bu yetkiyi sınırlandıran bir anayasadır. Bu özellik dolaylı yoldan halkın iradesine duyulan güvensizliği ve bu iradeyi sınırlandırma hedefini yansıtmaktadır. Ancak kazuistik sistemle oluşturulan anayasalar, 1982 Anayasası’nda olduğu gibi sosyal gelişmelere ayak uyduramama sıkıntısını beraberinde getirmiştir. Mevcut anayasanın, oluşturulması sonrasında meydana gelen problemler karşısında ihtiyacı karşılayamaması sebebiyle, 3361 numaralı ve 18.05.1987 tarihli kanunla başlayan anayasa değişiklikleri günümüze kadar 18 defa tekrar edilmiştir. Ancak yapılan değişiklikler de anayasamızı çağın gerekliliklerine yaklaştıramamıştır.
Çünkü mevcut anayasamız doğrudan halkın iradesine dayanmadığı için sağlam bir temel üstüne inşa edilmemiştir. Görüldüğü üzere 1982 Anayasası toplumun iradesini yansıtmaktan uzak biçimde oluşturulmuş olduğundan hükümleri de ihtiyaçları karşılayamaz duruma gelmiştir. Oysaki anayasa, toplumun ve çağın gereksinimlerini yerine getirmekte temel teşkil eden bir yapı olduğundan; gelişen, yükselen ve büyüyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gereksinimlerini karşılayabilir bir kapasiteye sahip olmak zorundadır. Bu aksaklığı gidermenin yolu ise Türkiye Cumhuriyeti’ne yaraşır bir anayasanın oluşturulmasından geçmektedir” görüşünü savundu.
ÜZERİMİZE DÜŞEN TÜM GÖREVLERİ YERİNE GETİRECEĞİZ
Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi prangalarından kurtulma yolunda olduğunu kaydeden Sağlam, “Halkının gücünü ve değişim rüzgârını arkasına alarak dünyaya meydan okuyan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, şimdi ise milli, yerli ve sivil anayasası ile kendi prangalarından kurtulma yolundadır. Türk vatandaşlarının hakkı olan modern, yenilikçi, insan haklarına saygılı ve ileri görüşlü yeni anayasa ile 2021 hukuk ve reform yılının en önemli adımı atılmak isteniyor. Gelinen süreçte siyasilere olduğu kadar sivil toplum kuruluşlarına da büyük bir görev düşüyor. Bu doğrultuda 2021 reform yılında Sivil Toplum Hareketi Derneği’nin üstüne düşen tüm görevleri özveriyle, kararlılıkla ve layıkıyla yerine getireceğini kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Kendi Prangalarından Kurtuluyor
Türkiye Cumhuriyeti Kendi Prangalarından Kurtuluyor
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.