İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin, "Geçmişte 1994 ve 2001 yıllarındaki ekonomik krizlerde temel sorunlar durumunda olan, sağlam temellendirilmemiş bankacılık sistemi, yüksek kamu borçları, bozuk kamu mali yapısı ve yüksek kamu açıklarıyla karşılaştırıldığında Türkiye ekonomisi hayli sağlam durumda" dedi.
Bilgin, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) dünyadaki gelişmekte olan piyasalara likidite sağlayan para musluklarını kısması ve Türkiye'de yaşanan siyasi gerginliğin ekonomiyi belli bir oranda etkilediğini, buna karşın Türkiye ekonomisinin temellerinin sağlam olduğunu kaydetti.
Geçmişte yaşanan reel sektör ve finans kaynaklı kronik problemlerin çoğunun aşıldığına dikkati çeken Bilgin, "Türkiye ekonomisinin makro temelleri sağlam, özellikle Geçmişte 1994 ve 2001 yıllarındaki ekonomik krizlerde temel sorunlar durumunda olan, sağlam temellendirilmemiş bankacılık sistemi, yüksek kamu borçları, bozuk kamu mali yapısı ve yüksek kamu açıkları hatırlanınca Türkiye ekonomisi hayli sağlam durumda. Geçmişteki krizlerdeki temel sorunlardan sadece cari açık günümüzde hala önemli bir sorun olarak çıkıyor karşımıza" diye konuştu.
"Bundan sonrası büyük ölçüde siyasetteki gelişmelere bağlı"
Fed'in parasal genişletmeyi yavaşlatmasından en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini aktaran Bilgin, "Fed eski Başkanı Ben Bernanke'nin 23 Mayıs 2013'te yaptığı bu yöndeki ilk açıklamadan beri Türkiye en olumsuz etkilenen beş ülkeden biri oldu ve 'Kırılgan Beşli' olarak adlandırılan grubun içinde yer aldı.
Kanaatimce Gezi olaylarıyla başlayan ve sonrasında 17 Aralık operasyonuyla devam eden iç siyasetteki gelişmeler ve tabii seçim endişesi olmasaydı, Türkiye Fed kararlarından bu kadar olumsuz etkilenmezdi. TCMB bazı önlemlerle Fed'in etkisini minimize edebilirdi, ancak siyaset daha ön plana çıkınca, Merkez Bankası'nın tedbirleri de sonuç vermez hale geldi. Bundan sonrası da büyük ölçüde siyasetteki gelişmelere bağlı" değerlendirmesini yaptı.
Uluslararası sermayenin yatırım tercihlerini daha çok siyasi istikrar parametresinin belirlediğini aktaran Bilgin, şöyle devam etti:
"Büyük badireler atlatan Türkiye'nin ekonomisi, daha doğrusu ekonomiye büyük bir itici güç katan ihracata dayalı ve hedefleri olan Türkiye ekonomisi bu sağlam yapısına rağmen küresel ekopolitik ortam ile iç siyasetteki gerginlikle belli risklerle karşı karşıya.
Özellikle yabancı yatırımcıların Türkiye ekonomisine ilişkin güveninin ciddi biçimde zedelendiği anlaşılıyor. Tüm bunlara bakınca özellikle bu yıl için Türkiye ekonomisinin olumsuz etkileneceği söylenebilir.
Ekonominin bu fırtınayı atlatabilmesi ise büyük ölçüde siyasete bağlıdır. Eğer politik istikrarda bir sıkıntı olmazsa bu dalgalanmaların ciddi bir reel krize dönüşme ihtimali çok düşüktür. Geçmişteki krizlerden önce politik istikrarın olmaması ve politik istikrarla ekonomik istikrar arasında yakın ilişki olması bu argümanı güçlendirmektedir."
"Merkez Bankası'nın faiz artırımı büyümeyi aşağı yönlü baskılayacaktır"
Merkez Bankası'nın 29 ocaktaki olağanüstü toplantısıyla politika faizi olan 1 haftalık repo faiziyüzde 4,5'tan yüzde 10'a, gecelik borç verme faizini de yüzde 7,75'ten yüzde 12'ye çıkardığını anımsatan Bilgin, artırımın politik tabloda bir iyileşme olmadığı sürece ekonomideki büyümeyi baskılayacağını söyledi.
Bilgin, "Hem TCMB'nin faiz kararı hem de siyasetteki gerilim ve seçimlerin endişe kaynağı olarak algılanması nedenleriyle bu yıl büyümenin yavaşlayacağı beklenebilir. Bu, tabii işsizlikte de bir miktar artışa yol açabilir. Büyümedeki yavaşlamanın ne kadar olacağı ise büyük ölçüdesiyasetteki gerilime ve seçimler sonrası politik tabloya bağlıdır" ifadelerini kullandı.