Çatı, başarısızlığın faturasını sandığa bir şekilde gitmeyen seçmene kesti. Tatilcisi, boykotçusu, bananecisi derken 15 milyon 141 bin 399 kişi sandığa gitmedi. Seçime katılma oranı yüzde 70 küsülerde kaldı.
Muhalefette Amerika’yı yeniden keşfedercesine “Canım Erdoğan oy kaybetti, zaten sandığa ilgi de çok düşüktü. Bu sonuç bizim yüzümüzden değil.
Sandığa gitmeyenlerin yüzündedir” diyerek faturayı kesecek bir yer buldu.
Oysa sonuç üç aşağı beş yukarı belliydi. Seçime katılımın düşük olacağını seçimler önce tahmin etmemiş olmak en basit deyimle “Siyaset bilmezlik” olabilirdi.
Tabana rağmen tavan siyasetinin nasıl iflas ettiğinin çok ilginç bir örneğini hep birlikte yaşadık Pazar günü.
Tamam, sandığa gitmeyen seçmen seçim sonucu belirledi de; bi sor bakalım o seçmen sandığa neden gitmedi. Erdoğan’a oy verebilmek için 98 yaşındaki dedem torunlarının kucağında 3. Kattaki sandığa giderken, genç yaştaki muhalif seçmen neden sandığa gitmedi?
CHP açısından durum nettir. Diyarbakır ziyaretinde Kılıçdaroğlu’nun “CHP artık eski CHP değil” mesajının derinliğine bakıldığında gittikçe Atatürk’ten uzaklaşan bir CHP ortaya çıkmaktadır. Diyarbakır’da farklı, İzmir’de farklı, Isparta’da farklı bir CHP’ye seçmen sandığa gitmeyerek bir mesaj vermiştir.
CHP açısından bir diğer mesele de aday belirleme sürecidir. Onlarca siyasi parti, kitle örgütü ve sendika ile temas eden Kılıçdaroğlu, adı eminim hiçbir platformda geçmeyen Ekmel Bey’i aday diye dayatırsa seçmen sandığa gitmez kardeşim.
İşte bu yüzden CHP iğneyi sandığa gitmeyen seçmene batırmadan önce çuvaldızı ‘seçmeni sandıktan uzaklaştıran’ kendisine batırmalıdır.
Öyle ki, CHP Erdoğan’ı Başbakanlık koltuğundan indirmiş, ancak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna çıkarmıştır.
Önümüzdeki günlerde de MHP ve çatının diğer bileşenleri ile ilgili görüşlerimi paylaşacağım.