Yunus Özler Yazdı: Parasızlık = Başarısızlık
ISPARTA Gazetesi Spor Müdürü Yunus Özler Yazdı: Parasızlık = Başarısızlık
Isparta’mızın profesyonel liglerdeki tek temsilcisi Emrespor mücadele ettiği 3. Lig 3. Gruptaki 15. Maçını geride bıraktı. Kırmızı – Siyahlı ekipte mağlubiyetler sürüyor. Bu da gerek kulüp gerek takım için önümüzdeki haftaların daha kötü geçeceğini gösteriyor. Bu durumdan ancak ve ancak geçen haftaki köşe yazımda da belirttiğim gibi profesyonel ve maddi açıdan güçlü bir yönetimle kurtulunabilir.
Önce takımla ilgili teknik bir değerlendirme yapmak istiyorum. Daha sonra yönetim konusuna geçeceğim. Emrespor ilk haftalarda kötü sonuçlar aldı, öyle ki çok zayıf takımlarla berabere kalırken, biraz güçlü takımlara mağlup oldu. Daha sonra, takım yerine oturdu ve galibiyetler geldi. Fakat şuanda 15 maçta sadece 4 galibiyet alınabilmiş. 5 de beraberlik var. Mağlubiyetlere bakıldığında ise galibiyet ve beraberliklerden daha fazla 6.
Ve gelelim daha önemli bölüme. Takım oynadığı 15 maçta sadece 13 gol atabilmiş. Bu son derece az bir rakamdır. Öyle ki, her maça bir gol bile düşmemekte ve her maça düşen gol ortalaması 0,86’dır. Yani bir golün bile altındadır.
Emrespor’u sezon başından beri izliyorum ve hemen hemen her hafta yazdığım bir konu var ‘Gol, gol, gol’ Evet takım şut çekmiyor veya çekemiyor. Oysa gol şut çekilirse atılabilir. Bu yöndeki defalarca hatırlatmalarımdaki haklılığım geride kalan 15 haftalık periyotta son derece net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Keşke takım ilerleyen haftalarda şut çekmeye başlayabilse ve ben bu tespitlerimde haksız çıksaydım. Ama maalesef öyle olmadı ve takımdaki gol kısırlığı bariz bir şekilde ortaya çıktı, olduğu gibi de sürüyor.
Emrespor az gol yiyor demiştim. Bu takımın defansının iyi olduğunu gösterir. Ama, şampiyon olabilmek için hadi şu durumda şampiyonluktan da geçtim ligde kalabilmek için gol yememek daha doğrusu birden fazla gol yememek bir anlamda iyi. Fakat her maçta bir tane de olsa kalemizde gol görüp, karşılığını veremeden sahadan hep bir farklı skorla ayrılarak maalesef soyunma odasına sıfır puanla gidiliyor. Madem ki defansımız o kadar iyi o zaman o bir golü de yememeliyiz ki, en azından sahadan beraberlikle ayrılabilelim.
Gelelim takımdaki kangren haline gelen forvet olayı. Takımda zaten golcü diye bir şey yok. Bunu defalarca yazdım takımda ‘gol atacak’ futbolcu yok diye ve etkin bir forvet alınması gerektiğini belirttim. Çünkü, takım şuana kadar sadece ve sadece 13 gol atabilmiş. Bu sayı ile Emrespor, grubunda ‘en az gol atan’ ilk beş takım arasında yer alıyor. Öte yandan, takım mağlup ola ola 17 puanda kaldı.
Alttaki takımlar ise düşe kalka da olsa kazanıyor. Grupta Emrespor ile sondan 3. Sıradaki Yimpaş Yozgatspor arasında sadece 4 puan kaldı. Alltaki takımlar puan farkını her geçen hafta kapatıyor. Yani bu 4 puanlık fark bir galibiyet ve bir beraberlik demektir. Şurada Emrespor iki maç daha kaybetmesi halinde sondan 3. Sıraya kadar düşmesi, diğer bir deyişle amatör kümeye düşme potasına girmesi muhtemeldir. Bu da asla istenmeyecek bir durumdur. Takımın bundan sonra yapacağı en büyük iş, başta Pazar günü oynanacak Gümüşhanespor maçını mutlak ve mutlak galibiyetle kapatmak, ardından deplasmanlarda oynanan karşılaşmalardan da en azından beraberlikle dönmektir. Aksi takdirde Emrespor gerçekten zor bir süreç içine girecektir.
Takım rakiplerine karşı iyi bir direnç gösteriyor. Bu durum özellikle deplasmanlardaki maçlarda alınan 1- 0’lık mağlubiyetlerde gollerin hep ikinci yarıda yenildiği görülüyor. Bunun son örneği ise geçtiğimiz hafta sonu deplasmanda oynanan Maltepespor maçında golün 69. dakikada yenilmesidir. Yani takım son 20 dakikaya kadar direnç göstermiş. Takım gol yememekteki direncini atmak için de göstermiş olsa bu 1 – 0 yani tek farklı mağlubiyetler en azından beraberlikle sonuçlanmış olacaktır.
Gelelim yönetim durumuna; Geçen haftaki yazılarımda futbolcuların da bir işçi gibi olduğunu, nasıl işçilere patronları her ay başı maaşlarını veriyorsa futbolculara da transfer ücretleri, maç başı ücretlerinin zamanında ve eksiksiz verilmesi gerektiğini belirtmiştim. Çünkü, işçiler gibi futbolcular da bu işi ekmek parası için yapıyorlar. Herkes ekmeğinin peşinde. Bu da son derece doğaldır. Ancak, artık Emrespor’da durumun böyle gitmeyeceği bariz bir şekilde ortaya çıkmıştır. Acilen kulübü yönetecek maddi açıdan güçlü bir yönetime ihtiyaç vardır. Bu, ister takımı almak isteyen Beşiktaş’ın ve Milli Takımın eski futbolcularından Oktay Derelioğlu olsun, ister İstanbul’da bulunan Ispartalı İşadamı olsun mutlaka Emrespor’da yönetim değişmeli ve bu iki kişiden birisi yönetime hiç vakit geçirmeden gelmelidir. Takıma gelecek yönetimin içine Emre Mahallesinden bu işi bilen 2 – 3 isim de eklenebilir. Aksi takdirde Emrespor göz göre göre amatöre düşer.
Özellikle geçtiğimiz yıllardaki köşe yazılarımda yöneticinin nasıl birisi olduğunu yazmıştım. Şimdi bunu tekrar ediyorum. Eğer bir kişi bir Spor Kulübüne ‘Yönetici’ olacaksa iki önemli unsuru vermeli, bu ikisini veremiyorsa en azından bir tanesini mutlaka vermelidir. Bunlar ‘nakit’ yani para, diğeri ise vakit’ yani zamanıdır. Yönetici, görev aldığı kulübe naktini ve vaktini vermelidir. Bunlardan ikisini veren iyi bir yöneticidir. İkisinden birisini veren normal yöneticidir. Yönetici olup da ne naktini ne vaktini vermiyorsa zaten ondan yönetici de olmaz. Veya ona yönetici denilmez. Bu kişi ancak ortalıkta boş boş dolaşan bir kişiden ileri gidemez.
Son olarak Isparta’nın etkili ve yetkilileri ile halkına hitap etmek istiyorum. Valisinden Belediye Başkanına kadar herkes Emrespor’la uzaktan yakından ilgilenmiyor, hatta bilerek ve isteyerek ilgilenmek istemiyor bunun böyle olduğunu görüyor ve açıkça belirtiyorum. Halkı ise spora duyarsız. Çoğu kişi Emrespor’un 3. Ligde olduğunu bile bilmiyor. Bu iş sadece ve sadece 5 – 6 yöneticinin koşturması, 2 – 3 bin kişinin de stadyuma gelerek maç izlemesiyle olmaz, olmayacaktır da....
Saygılarımla...