500 Yıl Önce Yazılmış Eserler Türkçeye Kazandırılacak
500 Yıl Önce Yazılmış Eserler Türkçeye Kazandırılacak
SDÜ, TÜBİTAK destekleriyle, İslâm bilim ve medeniyetinin önemli düşünürlerinden biri olan Ebû Abdillâh Celâlüddîn Muhammed b. Es‘ad b. Muhammed ed-Devvânî es-Sıddîkī’nin (ö.1502) önemli bir eserini yaklaşık altı yüz yıl sonra Türkçe’ye kazandırıyor.
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Toksöz, TÜBİTAK 1001 ARDEB projesi kapsamında “Celâleddîn Devvânî’nin İsbât-ı Vâcib Risaleleri ve Şerhleri Çerçevesinde Yapılan Felsefî Tartışmaların Günümüz İnanç Problemlerine Katkısı Bağlamında Bir İnceleme” başlıklı projesinin toplamda 2 yıl süreceğini söyledi. Doç. Dr. Toksöz, projenin sonucunda hem Celâleddîn Devvânî’nin “Risâletü İsbâti’l-vâcibi’l-kadîme” ve “Risâletü İsbâti’l-vâcibi’l-cedîde” isimli kitaplarının tahkiki ile beraber tercümesinin hem de bu eserlerde ve şerhlerinde yapılan felsefî tartışmalarla ilgili bir telif kitap yayımlanacağını ifade etti.
“İLKİ TAHRAN’DA, İKİNCİSİNİ SDÜ’DE
YAPMAK İÇİN YOLA ÇIKTIM”
Doç. Dr. Toksöz, Devvâni’nin 16’ncı yüzyılda yazdığı eserlerin İslâm bilim ve felsefesi için büyük önem taşıdığını ifade etti. Doç Dr. Toksöz şöyle konuştu: “Celâleddîn Devvânî’nin eserlerinin bir kısmının Seb’u Resâil içinde bir koleksiyon şeklinde Tahran’da basıldığını gördüm. Bu eserler içinde neşredilen iki ayrı isbât-ı vâcib risalesini hayatının farklı dönemlerinde yazmış olması dikkatimi çekti. Bu konuyu araştırmaya karar verdim. İlk olarak 2014 yılında “İslâm düşüncesinde İsbât-ı Vâcib Problemi: Celâleddîn ed-Devvânî’nin Meseleye Yaklaşımı ve Katkısı” başlıklı bir projeyi İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) Kütüphanesine araştırma projesi olarak sunmuştum. İSAM’da 2 ay çalışma yaptım. Bu çalışma sonucunda 2014 yılında “İslâm düşüncesinde İsbât-ı Vâcib Problemi: Celâleddîn ed-Devvânî’nin Meseleye Yaklaşımı ve Katkısı” başlıklı makalem yayımlandı. Bir dönem Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulan ve İslam düşüncesinde büyük önemi haiz bu risalelerin Türkiye’de tercümesinin olmaması beni yeniden çalışmaya itti. Her iki risalenin de Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi başta olmak üzere Türkiye’deki birçok yazma eser kütüphanesinde çok fazla sayıda nüshası olduğunu tespit ettim. Yine Devvânî’den sonra gerek İran’da gerekse Osmanlı bilim çevrelerinde bu risaleler üzerine birçok şerh ve haşiye yazıldığını gördüm. Bu açıdan hem her iki risalenin yeniden tahkikini yapmak hem zikredilen eserleri Türkçe’ye kazandırmak hem de bu risaleler ve şerhlerinde tartışılan felsefî problemleri ortaya çıkarmak istedim. Eserlerin tahkikli bir neşri Tahran’da basılmış. Ben de SDÜ’de yapmak istiyorum. TÜBİTAK projesi bu şekilde ortaya çıktı. 2 yıllık süreç sonunda risalelerde tartışılan felsefî problemlere ilişkin bir telif kitap yayınlanacak.”
“DEİZM VE ATEİZM GİBİ İNANÇ İLE İLGİLİ
KAVRAMLARIN ANALİZİNİ YAPACAĞIZ”
Proje sonunda üç somut çıktı hedeflediklerinin altını çizen Doç. Dr. Hatice Toksöz, “Günümüzde gençlerimizin ciddi boyutta zihin ve inanç problemlerinin olduğunu görüyoruz. Kişisel olarak bu alanı çok önemsiyorum. Bu konuda çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum. Sağlam bilgi ve kaynaklarla gençlerimizin zihin ve inanç problemlerinin, özellikle ‘Deizm’ ve ‘Ateizm’ gibi kavramların analizinin yapılarak gençlerin bilinçlendirilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla projemizin önemli çıktılarından birisi de ‘Deizm’ ve ‘Ateizm’ gibi günümüz inanç problemleri ile ilgili nasıl bir açılım ve yorum yapabiliriz, şeklinde olacaktır. Çünkü Devvânî, başta İsbât-ı Vâcib risaleleri olmak üzere diğer eserlerinde de Allah’ı tanıma ve O’nun varlığının ispatı konusuna geniş yer vermiştir. Bu açıdan biz de düşünürün inanç problemlerine getirmiş olduğu çözüm önerilerini inceleyip, günümüzün inanç problemlerine nasıl çözüm önerileri getirebiliriz, onun üzerinde çalışacağız. İnşallah bu hedefimizi gerçekleştirebiliriz.” dedi.
Doç. Dr. Toksöz, projenin bir diğer önemli çıktısının da mezhep tartışmaları ile ilgili olduğunu belirterek şunları söyledi: “Devvânî’nin doğduğu ve büyük ölçüde yaşadığı çoğrafya günümüz İran sınırları içindedir. Devvânî İslâm düşüncesinde “İsfâhân Okulu” olarak bilinen bir ekolün önemli temsilcisidir. Bu okulda çağdaşı İran’lı âlim Mîr Gıyâseddîn Mansûr ed-Deşteki eş-Şîrâzî (ö. 1498) ile yaptığı ilmî tartışmalar İslam bilim çevrelerinde büyük yankı uyandırmıştır. Devvânî’nin Sünnî olduğu bilinmektedir. Ed-Deşteki ise bazı kaynaklarda Şiî olarak geçmektedir. Dolayısıyla farklı mezheplere mensup olmalarına rağmen iki âlimin ilmî saygınlık çerçevesinde felsefî tartışma yapması oldukça dikkat çekicidir. Bu ilmî ilişkiyi örnek bir model olması temennisiyle günümüz mezhep tartışmalarına nasıl bir katkı olabilir, şeklinde yorumlamaya çalışacağız.”