Okullar Açılırken
OKULLAR AÇILIRKEN
Hemen her yıl okula yeni başlayacak çocukların ve ailelerinin tatlı telaşlarının yanısıra ara sınıf öğrencilerimizin bir kısmında da yine başladı kırılganlıklarını yaşarız. Dilerim bu yıl herkesin beklediği gibi geçer. Ülke genelinde yaşanabilecek olumsuzluklardan bile etkilenmeyiz.
İlimizde okul-öğretmen sıkıntısının yoğun yaşanmayacağını ilgililerin açıklamalarından anlıyoruz. Ama geçen yıl uygulanan adrese dayalı tercih sisteminin yarattığı tedirginlik ve velilerin adres değiştirme telaşları sonrasında işe siyasilerin karışması hiç de şık olmadı. İlin Milli Eğitim Müdürü aldığı talimat üzere bir açıklama yaptı ki bu Vali talimatıydı. Bir siyasi de kalkıp bunu tehdit algısıyla eleştiriverdi. Gerçi beklenen buydu kendisinden ama tek taraflı dinlemenin götürdüğü sondu bu..
Ben bütün eğitim-öğretim yıllarında hep öğretmenlere yüklenildiğini görmekten muzdarip bir eğitimciyim. Günah keçisi gibi hep onlara yüklenilir. Tatilleri de, senede 1 gün olan kutlamaları da hep göze batar. Ençok konuşanlar da kendi işlerinde izinlerini sonuna kadar kullanan ve sıhhi izin yöntemine de ençok başvuranlardır. Gerçi çoğu meslektaşlarımız da bu tür söylemlerin sebebidir ama onlar olmadan okulda çocuğu kimlerle eğiteceksiniz ki?
Öğretmenlerimizin de kendilerine çeki-düzen vermesi gereken hususlar tabii ki var. Öncelikle beni rahatsız eden birkaç davranış örneği vereyim.
*Düğünlerin çalgıcıları arasında öğretmenler çoğaldı.
*Eğlence mekanlarında ve 5 yıldızlı otellerin müzikhollerinde öğretmenler çoğaldı.
*Özel kurumları kuranların arasında öğretmenler çoğaldı.
*Kitap-kırtasiyeciler de öğretmenler çoğaldı.
*Yemek şirketlerinde bile öğretmenler çoğalmaya başladı.
*Eskiden dersanelerde kaçak-göçek çalışanlar vardı, sanırım şimdilerde de özel kurumlarda çalışmalar sürüyor.
*Ençok ta kendi öğrencilerinin evlerine kadar giderek özel ders veren öğretmenler var!
*Sakal bırakan-saçlarını uzatan öğretmenler var,
*Kravat takmayan öğretmenler var.
*Ütülü elbise giymeyen öğretmenler var.
Var da var.. Adına SİVİL İTAATSİZLER diyen bir grup öğretmeni; kravat takmayı, hergün traş olmayı reddettikleri için ayıplamıştım ama böyle bir karşı çıkışı destekleyen ne çok öğretmen varmış! Hayret! Sendikaların ortak tavrı gibi olmuş bu hal. Kimse NE YAPIYORSUNUZ demiyor galiba. Merak ediyorum 657 sayılı kanunun amir hükümleri askıya mı alındı? Değiştiğini okumadım da! Sahi ‘’ikini iş yapma yasağı’’ kalktı mı?
Bakın; bir eğitimci olarak kendimizi de eleştirebiliyorum. Ama çocukların davranışlarındaki olağanüstü değişimler, kural tanımazlıklar, çarşı-pazarda kendilerinden büyüklerine saygısızlıklar, yaşadıkları toplu mekanlarda diğer insanların özgürlüklerine karşı duyarsızlıklar aldı başını-gidiyor. Burada da aileyi işin içine almak gerektiğini düşünüyorum. Ama okulun içine değil. Zira her veli kendi çocuğu için en iyisini istiyor. Sistem de eşitlik istiyor. Veli sınav kazanma başarısı istiyor, sistem öğrenilmiş davranış istiyor. Veli öğretmeni yönlendirmek istiyor, sistem öğretmene bu görevi yüklüyor. Veli koruma ile özgürlüğü birlikte istiyor, sistem değerler eğitimi çerçevesinde hareket istiyor.
Yani işin özünde bir çatışma var. Daha açıkçası adı konulmayan bir sorun var. Bugüne kadar öğretmen kökenli bir Milli Eğitim Bakanı olmadı ülkemizde diye hayıflanıyorduk, belki de uygulamanın da içinden gelmiş, iyi bir eğitimci Bakanımız oldu O DA ÖZEL OKULLARA ÇALIŞIR diye peşinen adını koyduk. Halbuki o anlamda tek adımını görmedik!
Nedense hiçbirşeyden mutlu olmaz olduk. Çok iyi bir Bakan, çokiyi öğretmenler de koysak okullarımıza, adını koyamadığımız sorunla başedebileceğimizi sanmıyorum. Ailelerin kendi heves ve beklentileri ile çocukların ilgi-yetenek ve isteklerini harmanlayamadık. Sınavlarda yeterli puanı olduğu halde dilediği okula giremediği için açıkta kalan çocukları kutluyorum. Hazırlanır, bir sonraki yıl hedeflerine yönelirler. Açıkta kalmamak için istemediğini tercih etmiş olanlar da yatay geçiş şanslarını zorlarlar. Ama yeterli puan alamayanlar-barajı bile geçemeyenler konusunda okul ve öğretmenleri suçlamak yerine her aile kendini de sorgulamalıdır. BAŞARMASI İÇİN NE YAPTIM diye! Zira sınav esnasında kağıdını boş bırakan öğrenciler gördüm ve bunu AİLESİNDEN İNTİKAM ALMAK İÇİN YAPTIĞINI söyleyebilecek kadar öfke dolu olduklarına şahit oldum.
Özel okullara hiç değinmek istemezdim ama İşhanı içerinde bile Temel Lise görmek beni yaralıyor. Olacak iş değil..Kendimizi niye aldatıyoruz? Özel okul velisi bedelini ödediği için her hizmeti kendi çocuğu için özel istiyor. Öğretmeni seçmek istiyor. Özel ilgi ve ona göre davranış istiyor. Para ile öğrenimini sürdürdüğünü bilen gencin okula-öğretmene saygısı ne kadar olur ki? Hepsinin karne notu 5. Ama genel sınavlarda başarıları tartışılır! Tabii ki tartışılır, sıkıysa öğretmen karneye 5 vermesin! Her veli öğretmen, her veli eğitim profesörü, her veli pedagog! Özel dersaneleri kapattı devlet ama her yer özel ders salonları doldu. Nedir bu şimdi? Hani okullarımızda yapılacaktı bu tür çalışmalar? Niye taviz verilip-mantar gibi çoğalmaları sağlandı ki?
Neyse.
454 okulumuzda 84.607 öğrencimiz ve 6.443 öğretmenimizle Isparta’mızda yeni bir döneme daha başladık. Şiddetsiz, uyuşturucusuz, tartışmasız bir yıl olmasını diliyorum. Herkesin beklentilere katkı vererek, karşısındakinin işini kolaylaştırmasını diliyorum Hayırlı olsun inşallah.