Sessiz Kalem
Günlerdir yazsam mı yazmasam mı diye düşünüyorum.
İyi bir şeyler yazmak da hiç içimden gelmiyor.
Şeklim şemailim bozulmuş.
Sessiz kalemime bakıyorum, o da bana bakıyor.
Konuşmadan, ne diyeceğimizi bilemeden,
Karşılıklı bekleşiyoruz.
Ama birbirimizi kırmadan.
Hâlbuki beynimim ücra köşeleri bir türlü kâğıda dökemediğim düşüncelerle dolu.
Kalemimi elime aldım mı sözcükler bir yerlere saklanıveriyorlar.
Sanki benimle körebe oynuyorlar.
Kafamı bir şeyler kemirirken zaman da geçmiyor.
Uykularım eksik,
İçimde bir yumruk gibi duran acı içinde uyuyamıyorum.
Yüreğimde günlerdir tarifsiz bir sıkıntı var.
Haberleri seyrederken, heyecanla kalbim pıt pıt atmaya başlıyor.
Şehitlerimizi gördüğümde, kendimi zor tutuyorum ağlamamak için.
Erkekler ağlamaz derler ya, şarkı bile yapmışlar.
Ağlar be kardeşim, erkekler de ağlar..
İnsan olan herkes ağlar, ağlamalı da..
Diğer kanallara bakıyorum,
Kimin eli, kimin cebinde belli değil.
Herkes zevk-ü sefa peşinde.
Ne kadar da farklıyız birbirimizden,
Bir yerlerde insanlar ölürken,
Acı çığlıklar inletirken ortalığı,
Başka bir yerlerde insanların midelerine indirdikleri kadehler ile
Eller havaya yapılıyor.
Herkes hayatı kendi işine geldiği yanından tutuyor.
Ne kadar uzaklaşmışız birbirimizden,
Ne kadar da kopmuşuz.
Birbirimizin elinden tutmayı unutmuşuz.
Bencilleşmişiz.
Merhamet kalmamış artık.
Herkes “ben” diyor.
Kimse “biz” demiyor.
Yanındakini kıskanıyor.
Arkasından konuşuyor.
Adam satmak “liyakat” olmuş memlekette.
Bu arada birileri kahpece arkadan vuruyor.
Adice, sinsice...
Allah’ın verdiği canı, O’nun izni olmadan alıp kaçıyor.
Ölenin adı “kader” oluyor.
Yapanın yaptığı yanına kâr kalıyor.
Acımazsın be dünya..
İyiler kazanmıyor, hep kaybediyor.
Kötülerin reklâmı yapılıyor.
Herkes kendi cebini düşünüyor.
Paranın esiri olmuş zavallı insanlar ortalıkta dolaşıyor.
Yalan söylemek, dürüst olmaktan daha çok prim yapıyor.
Bilmeyen ama biliyormuş gibi ahkâm kesenler giderek çoğalıyor.
Şimdi elinizi kalbinize koyun ve içinizden derin bir “fesüphanallah” çekin.
Bunu benim için değil,
Haberiniz olmadan başka bir yere gitmiş insanlığınız için yapın.
Gözyaşlarınızı içinize değil de dışınıza akıtın.
Kendi köşesinde sessizce sızanlardan olmayın.
Bir şeyleri anlayabilmeniz için,
İlla ki sizin canınızın da mı acıması lazım.
Kafalarınızı yorganlarınızın altından çıkarın artık.
Yaşananları görmezlikten gelebilirsiniz,
Boş verebilirsiniz,
Ama sonuçta sadece kendinizi kandırabilirsiniz.
İnsan olmak en büyük merhemdir acılarımıza, mutluluklarımıza..
Bizler güzel yataklarımızda uyuyup,
Sabah rahatlamış olarak uyandığımızda,
Hayat bizler için kaldığı yerden devam ediyor olacak..
Unutmayın, unutmayalım bu güzel insanları.
Mutlu, mesut bir hayat sürmek, onlarında hakkıydı..
Şimdi onlar annelerimizin karnındaki koruyucu münezzeh ortama geri döndüler.
Üzerlerine sadece bir avuç toprak bırakabildik dua ile..
Selam ve Sevgilerimle,
Cevdet Gökhan TÜZÜN
31 Temmuz 2015